Boyun ve Omuz Koruma Prensipleri

Boyun ve Omuz Koruma Prensipleri:

Boyun ve Omuz Koruma Prensipleri

Boyun ve omuz omurga sistemi içerisinde çok önemli ve gerekli bir yere sahiptirler. Boyun ve omuzun korunması kaliteli bir yaşam için kaçınılmaz bir gerekliliktir. Koruma prensipleri aşağıdaki gibi sıralanabilir:

Oturmak

Çenenizi (yukarı değil) bükük ve boynunuzu arkaya çekik tutun. İyi bir boyun sağlığı iyi bir duruşla mümkündür. Kol destekleri olan sert sandalye kullanın. Gevşemeyin; bütün omurganız sandalye arkalığına dayanacak şekilde dik olsun. Sandalye kollarını kollarınıza destek olarak kullanırsanız, ileri eğilme sebebiyle boynunuzda olacak lüzumsuz zorlanmayı önlemeye yardımcı olur. Çenenizi ileri doğru uzatarak çok dikkatlice bir yere bakmayın.

 

Ayakta durmak

Çenenizi (yukarı değil) bükük ve boynunuzu arkaya çekik tutun. Keza belinizin düz durmasına çalışın. Dizlerinizi bükmeden öne doğru eğilmeyin; bu, boyun ve omuzlarınızın arkaya çekik ve dik tutabilmenizi kolaylaştıracaktır.

Yatmak

Yüzüstü yatmayın. Yan yatarak uyumanız daha iyidir. Baş ve boynunuza yastığın yardımıyla normal bir duruş sağlayın, ve kollarınızı aşağıda tutun. Eğer sırt üstü yatmak istiyorsanız yastığınızı baş ve boynunuzun altına gelecek şekilde koyun. Yastık baş ve boynunuzu nötür bir durumda desteklemelidir. Boynunuzun gergin durmasından kaçının.

Yatak altına tahta konması veya sert ortopedik yatak kullanılması daha uygundur. Yumuşak yastığı boynunuzun altına uydurmaya çalışmak yerine, normal yastık da kullanabilirsiniz. Oturduğunuz yerde uyumak boyun için oldukça zararlıdır.

Yatarken televizyon seyretmek ve kitap okumak boyun kaslarınızı zorlar. Yatarken kollarınızı başınızın altına koymak yada kollarınızı baş hizasında tutmak zararlıdır. Kollarınızı eşinizin başı altına koymayın.

İstirahat halinde

Televizyon seyretmek için bir sedire uzanmayın. Sert bir koltuk veya sandalye kullanın. Okurken başınızı desteklemek için yumuşak kuş tüyü yastık kullanmayın.

Araba kullanırken

Arabada yüksek oturun. Koltuğunuz ( tercihen sert) direksiyonun üzerinden bakmak için gerilme ve eğilmenizi gerektirmeyecek şekilde ne çok alçak ne de çok geride olmalıdır. Destek için poliüretan bir sırt yastığı faydalı olabilir; yastık 1-2cm kalınlığında, sırtınız genişliğinde ve omuzlarınızın hizasına kadar olmalıdır. Aynaları iyi ayarlayın.

Boyun ağrısı olanlar geri giderken boyunlarıyla değil belleriyle dönmelidir. Gereksiz yere camları açmayın, alacağınız rüzgar boyun tutulmasına yol açabilir.

Uzun yolculuklarda boyunluk kullanılması oldukça yararlıdır. Uzun yolculuklarda 3-4 saatte bir ara vererek boyun, sırt ve bel kaslarınızı esnetin.

Bir şeyi kaldırırken veya bir şeye uzanırken

Dizlerinizi bükün ve kaldırma için bacak kaslarınızı kullanın. Ani hareketlerden kaçının. Ağırlığı gövdenize yakın tutun ve hiçbir şeyi baş hizasından yukarı kaldırmaya çalışmayın. Başınız hizasından yüksekçe bir rafa uzanmanız gerekliyse bir iskemleye çıkın. Uzun süre uzanma veya yukarı bakmaktan kaçının.

Çalışırken

Aşırı çalışmayın. Eğer bütün gün masada çalışıyorsanız; fırsat bulunca kalkıp dolaşın. İş arası dinlenmelerde egzersizlerinizi bir iki defa yapmanız faydalı olabilir. Çalışma materyaline çok yakın olmak boyun kaslarını zorlar.

Uzun süreli klavyeli cihaz kullananlarda boyun ağrısına daha sık rastlanır. Şayet buna mecbursanız egzersizlerinize daha çok dikkat edin, cihaz karşısındaki duruşunuz boynunuzu en az zorlayacak pozisyonda olsun.

Boyun ve Omuz Ağrıları İçin Dikkat edilecek diğer noktalar

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

Donuk Omuz (Frozen Shoulder, Omuz Periartriti)

donuk omuz, donuk omuz tedavisi, donuk omuz nedir , donuk omuz fizik tedavi

Donuk Omuz , omuzun hareketsiz hale gelmesidir. Kesin sebebi belli değildir. Çeşitli sebeplerle ağrı, omuz hareketlerinde kısıtlılık ile başlayıp zamanla omuzun hareket edememe durumudur.

Kolumuzu başımızın üstüne kaldıramayız, sırtımıza götüremeyiz, elbise giymekte zorlanırız ve omuz hareketleri ağrılıdır. Omuz eklemi dışında vücudumuzun başka bir bölgesinde görülmez.

Donuk Omuz Sebepleri Nelerdir?

Omuz bölgesinde yumuşak doku lezyonları, tendinitler, bursitler, şeker hastalığı, kalp krizi, boyun fıtığı ve kireçlenmeleri, kırık, omuz çıkığı, travmalar, omuzun uzun süre hareketsiz kalması başlıca sebepleridir, fakat bunların dışında çok farklı sebeplerle de gelişebilir.

Omuz eklemi etrafındaki kapsülün ve çevresindeki dokuların elastik özelliğini kaybedip kalınlaşması ve sertleşmesidir. Ağrıdan dolayı omuz daha az hareket ettiğinden zamanla sertleşme ilerler ve omuz eklemi hareket edemez hale gelir. Basit zedelenmeleri takibende başlayabilir.

Bu durumun kireçlenme ile ilişkisi yoktur fakat olabilecek diğer hastalıklara karşı araştırılmalıdır. Boyun bölgesinde fıtık ve kireçlenme gibi omuz çevresindeki sinirlere baskı hastalıklarda sık görülür.

Şeker hastalıklarda sık görülür ve tedavisi daha zordur. Yine ağrı eşiği düşük hassas kişilerde daha sık görülür. Çoğu zaman bir sebebe bağlı değildir.

Donuk Omuz Rahatsızlığı Nasıl Seyreder?

Hastalık 3 dönemden oluşur.

Kimlerde ve Nasıl Görülür?

Donuk Omuz Tedavisi

Hastalığın dönemine göre tedavi farklılık gösterir. Hastalık zaman içinde düzelme eğilimindedir, tedavi bu süreci kısaltmak amacını taşır. Bir defa tedavi edildikten sonra omuz hareket açıklığı korunmalıdır.

Uzun tedavilere rağmen hastalık iyileşmezse cerrahi müdahale de gerekebilir. Cerrahi müdahale yapılsa bile uzun süreli rehabilitasyon programları uygulanmalıdır.

Biz kliniğimizde klasik egzersiz programlarının yanı sıra omuz çevresi kaslara Kuru İğne (İMS), eklem içine yüksek volümlü enjeksiyon, proloterapi ve kendi geliştirdiğimiz cihazla vibrasyonla omuz eklemini açma tedavisi uyguluyoruz.

Tedavi ne kadar başarılı olursa olsun bazı hastalarda kısmi hareket kaybı devam edebilir.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

Bel Ağrıları

Bel ağrıları en sık karşılaşılan ağrı sebebidir. Erişkinlerin %80'i ömürlerinin bir döneminde en az bir kez bel bölgesinde ağrıdan yakınmaktadır. Bel ağrıları şiddetli ya da uzun süreli olduğu zaman kişilerin hayat kalitelerini belirgin şekilde azaltmaktadır. İş gücü kayıplarının en önemli sebeplerinden biri bel ağrılarıdır.

Bel ağrıları Hangi Durumlarda Oluşurlar?

Bel ağrıları kaslar, bağlar gibi yumuşak dokuların zorlanması gibi basit ve geçici sebeplere bağlı olabileceği gibi,

Omurlar ve disklerin hastalıkları gibi daha önemli ve tedavi gerektiren sebeplerden de kaynaklanabilir. Yada nadir de olsa tümör, enfeksiyon, kırık gibi çok daha ciddi ve hayatı tehdit edici sebepleri olabilir.

Bel ağrılarının önemli bir kısmında ağrının sebebi bulunamaz. Çok sık görülen ve sadece bel ağrısı olarak isimlendirebileceğimiz bu tür ağrılar hemen daima 4-8 hafta içinde kendiliğinden ya da basit tedaviler ile iyileşirler.

Bu sebeple erken dönemdeki bel ağrılarında ciddi bir rahatsızlık düşünülmüyorsa ileri tetkiklere ve görüntüleme yöntemlerine gerek yoktur.

Bel ağrılarının çok küçük bir kısmı iltihabi romatizmal hastalıklara, bazı infeksiyon hastalıklarına, karın içerisindeki organların hastalıklarına ya da tümörlere bağlı olabilir.

Bel ağrılarının büyük çoğunluğu mekanik olarak adlandırılan bel çevresi yapıların zorlanması, bel fıtıkları, omurların kaymaları ya da doğumsal bazı omurga sorunlarına bağlı sebeplerden kaynaklanır.

Fıtıklar, kireçlenmeler, kaymalar, kanal darlıkları pratikte en sık karşılaşılan ve tedavide büyük ölçüde zorluklarla karşılaşılan bel ağrısı sebepleridir.
İleri tetkik ve tedavi gerektiren bel ağrısı sebepleri şöyle sıralanabilir;

Günümüzde bel bölgesini ayrıntılı olarak görüntüleyebilen bilgisayarlı tomografi (BT) ya da manyetik rezonans (MR) gibi inceleme yöntemleri bulunmasına karşın,

bel ağrısı olan hastaların büyük çoğunluğunda erken dönemde bu tetkikleri istemenin bir faydası olmamakta, hatta yanıltıcı sonuçlar alınabilmektedir. Hiç bel ağrısı olmayan sağlıklı insanların yarıya yakınında MR ile bel fıtığı şeklinde bozuklukların saptanabileceği ama bunların hiçbir şikayete sebep olmayabileceği bilinmektedir.

Bel ağrıları Tedavi Edilebilir mi?

Bel ağrılarının sebebi ne olursa olsun bu ağrıyı hafifletmek ya da önlemek mümkündür.

Bel ağrılarına yol açan sebepler belirlendikten sonra sebebe yönelik girişimler dışında günlük yaşamda belin nasıl kullanılacağının öğrenilmesi tedavinin ve ileriye yönelik korumanın en önemli ögesini oluşturur. Ağrının şiddetli olduğu dönemde ağrı kesici ve kas gevşetici ilaçlar yarar sağlayabilir. Zannedilenin aksine, ağrı sebebi ile hareketi kısıtlamak ve uzun süre istirahat etmek ağrının uzamasına sebep olabilmektedir. Bu sebeple, omurga kırıkları ya da sinir basısı gibi ciddi sorunlar dışında birkaç günü aşan yatak istirahati önerilmemekte ve hastaların bir an önce aktif yaşama dönmeleri tercih edilmektedir.

Bel ağrılarının çok sık tekrarlayabildiği göz önüne alındığında asıl tedaviyi belin doğru kullanılmasının öğrenilmesi ve düzenli egzersiz yapılması oluşturmaktadır. Ailevi ve mesleki mutsuzluğun çok sık görülen bir bel ağrısı sebebi olduğu ve özellikle ağrının sürekliliğine yol açtığı da unutulmamalıdır.

Bel Bölgesinin Yapısal Özellikleri Nelerdir?

Bel omurgasının en önemli görevleri vücut yükünü taşımak, esnekliğini sağlamak ve omurilik ve devamı olan sinir sistemine yataklık etmektir. Bu görevlerin yerine getirilmesi için sağlıklı omurlar ve disklerin yanı sıra güçlü kaslara da ihtiyaç vardır. Başta bel, karın, kalça olmak üzere, bel çevresi kasların güçlü olması bu bölgeye daha az yük binmesine ve daha az zorlanmasına yol açacaktır.

Bel bölgesi düz olmayıp, arkaya bakan bir açıklığı bulunmaktadır. Bu açıklığa lordoz yada bel çukurluğu adı verilir. Bu çukurluğun artması omurganın arka grup eklemlerine daha çok yük binmesine sebep olur, azalması ise disklere binen yükü artırır. Bel çukurluğunun normal olması omurlar, diskler ve çevre yapıları zedelenmeye karşı koruyucu etki yapar.

Diskler omurları birbirinden ayıran ve üzerine binen yükü emen yumuşak kıvamlı yastıkçıklardır. Her birinin çekirdek bölümü jel kıvamında olup, daha kalın liflerden oluşan bir dış halka ile sarılmıştır. Disk çekirdeğinin içindeki sıvı, omurların diskler üzerinde öne ve arkaya kaymasını, bu şekilde bel omurgasının eğilmesini ve hareket etmesini sağlar.

Bel ağrısı şikayeti olan hastaların çok büyük bir kısmında, yukarıda belirtilen yapılardan hangisi ya da hangilerinin ağrının sebebi olduğunu söylemek mümkün değildir. Çok az sayıda hastada, disklerin yırtılması ile ortadaki çekirdeğin dışarı doğru fıtıklaşıp baskı yapması (bel fıtığı) veya omurlar arası eklemlerin kireçlenmesi sonucu sinirlerin ya da omurganın sıkışmasının bel ağrısına yol açtığı söylenebilir.

Belin Doğru Kullanılması ve Güçlendirilmesi

Günlük yaşantıda uyuma, ayakta durma, oturma, eğilme, dönme gibi çok tekrarlanan hareketlerin doğru yapılması ve bunların alışkanlık haline getirilmesi bel bölgesini etkileyen zorlanmaları büyük oranda azaltacaktır.

Kötü pozisyonda durmak, bel oyuğunun normal açısını bozarak ağrıya yol açabilir. Öne eğilmek disklerin dış halkasına fazla basınç yaparken, geriye doğru beli esnetmek omurganın arkasında bulunan küçük eklemlerde baskıya ve ağrıya sebep olur. Bu durum bel kaslarında "spazm" olarak adlandırılan aşırı gerginliğe yol açarak, ağrının daha da artması ile sonuçlanır.

Bel çevresi kaslarının güçlendirilmesi ve bu kaslara esneklik kazandırılması bel çukurunun normal açısının korunmasını, omurlar ve diskler üzerine binen vücut yükünün kaslara aktarılmasını sağlar. Bu egzersizlerin etkili olabilmeleri için doktorunuzun önerdiği şekil ve sürede yapılmaları gerekir.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

MİGREN

Migren , Migran tedavisi , migren fizik tedavi, migren amelitayı

Migren toplum sağlığı açısından, hayat kalitesini düşüren en önemli hastalıklardan biridir. Amerikan istatistiklerine göre migren her yıl yaklaşık 13 milyar dolarlık işgücü kaybına neden olmaktadır. Toplumda oldukça sıktır. Her 100 kişiden 16'sında migren görülmektedir.

Migrenin sebepleri nelerdir?

Migrenin nedenlerinin en başında genetik faktörler gelir. Ailenizden birinde migren varsa migren hastası olma olasılığınız % 40’tır. Hem annesi hem babası migren hastası olan bir kişi ise %75 oranında migren şikâyetleri yaşayabilmektedir.

Migren ağrısının nedenlerinden biri de de hormonal değişimlerdir. Bu nedenle migren, en sık kadınlarda görülür. Kadınlarda görülme sıklığı erkeklere göre 3 kat fazla olan migren atakları özellikle adet dönemlerinde hormonal değişimden dolayı şiddetini artırabilir.

Migrenin belirtileri nelerdir?

Migrende tipik olarak bulantı, kusma, ses ve ışıktan rahatsız olmanın eşlik ettiği şiddetli ve tekrar eden baş ağrıları vardır. Aşağıdaki soruların hepsine yanıtınız evet ise yüksek olasılıkla migreniniz vardır;
Baş ağrısı ile birlikte;

Baş ağrısı, migrenin belirtilerinden yalnızca biridir. Genellikle tek taraflı, yoğun ve zonklayıcı tarzda bir baş ağrısıdır.

Görme bozuklukları; kör noktalar, parlayan ışıklar, görmenin bozulması veya zig zag şekiller görülebilir. Aura olarak adlandırılan bu belirtiler migrenlilerin yalnızca %10′unda görülür. Aura ile birlikte olan migrene klasik migren denir.

Migren için ne gibi tetkikler yapılmalıdır?

Migren bir dışlama tanısıdır, yanı bir hastaya migren teşhisi konabilmesi için baş ağrısına sebep olabilecek başka bir sorunun olmadığının ortaya konması gereklidir.

Bunun için baş ağrısının öyküsü, süresi, eşlik eden semptomların varlığı ve nörolojik durumun değerlendirilmesi şarttır. Tüm bu bulgular migren ile uyumlu ise beyin görüntülemesi (MR veya tomografi) şart değildir ve sadece arada kalınan vakalara önerilebilir.

İstatistikler göstermektedir ki, bir yıldan daha uzun süre tekrarlayan migren şeklinde baş ağrıları olan hastaların çok azında (0.001) beyin MR' ında anormallik izlenmektedir.

Migreni neler tetikler?

Tetikleyiciler kişiden kişiye değişmekle birlikte en sık görülenler aşağıda yer almaktadır:

Diyetle ilgili, hormonal veya sistemik faktörler:

Duygusal stres durumları

Fiziksel stres durumları

Dış uyaranlar

Migrenin tipleri nelerdir?

Migren habercisinin (aura) olup olmamasına göre iki şekilde olur.

Aura, migren baş ağrısının gelmesinden önce ortaya çıkan nörolojik belirtilere verilen isimdir. Bu yakınmalar migrenin ön habercisidir.

Aura döneminde hasta, görme bozukluğu, bir tarafı görememe, ışıklar görme, vücudun bir tarafında uyuşma veya güç kaybı, kelime bulma veya konuşma güçlüğü şeklinde yakınmalar hisseder.

Bu şikayetler yaklaşık yarım saat sürdükten sonra yerini baş ağrısına bırakır. Bu şekilde olan migrene auralı migren adı verilmektedir.

Bazı hastalarda aura dönemi, baş ağrısı ortaya çıkmaksızın da olabilir. Auralı migren hastalarında sıklıkla aurasız ataklar da olur. Auralı migrenin özelliği, hastalarda inme riskinin aurasız migrenlere göre daha fazla olmasıdır.

Bu risk özellikle sigara içen ve doğum kontrol ilacı kullanan hastalarda daha da fazladır.

Aurasız migrende ise yukarıda belirtilen yakınmaların olmadan baş ağrısı atakları olmaktadır. Bu tip migren auralı migrene göre daha sıktır.

Baziler migren nedir?

Baziler migren, migrenin daha nadir görülen bir alt tipidir.

Bu tip migrende ataklar sırasında beyin sapı ve görme alanında fonksiyon kaybı olduğu için hastalarda çift görme, peltek konuşma, denge kaybı, bulanık görme, vücudun bir tarafında uyuşma ve bazen bilinç kaybı ortaya çıkabilmektedir.

Ataklara sıklıkla baş ağrısı eşlik edebilmekle birlikte, baş ağrısı olmaksızın da ortaya çıkabilmektedir.

Baş ağrısının olmadığı hastalarda atakların beyin damar tıkanıklığına bağlı olmadığının gösterilmesi gerekir.

Bu nedenle hastalara beyin MR ve MR anjio incelemelerinin yapılması önerilir.

Migren Önleyici Yöntem ve Tedaviler

Migren ağrısını tümüyle tedavi etmek mümkün olamasa bile şikayetlerinizi büyük ölçüde ortadan kaldırılabilir, biz kliniğimizde migren hastalarına yönelik ilaç tedavilerinin yanında İMS, akupunktur, biofeedback, RF diatermi, diğer fizik tedavi uygulamaları bazen BTX enjeksiyonları gibi tedavileri uygulamaktayız.

Migren tedavisinde neler yapılabilir?

Uygun tedavi ile hastalar migren ataklarından kurtulabilirler. Migren tedavisinde tanıs konduktan sonra ağrılar seyrek ise; ağrı ataklarını geçirmeye yönelik kriz tedavisi planlanır.

Haftada 1-2 kez veya daha fazla atak olduğunda koruyucu tedavi yapılmalıdır.

Migren tedavisinde bazen sadece migreni tetikleyen faktörlerin (açlık, uykusuzluk, hormon kullanımı gibi) ortadan kaldırılmasıyla ağrı atakları kaybolabilir veya sıklığı, şiddeti azaltılabilir.

Aynı şekilde uzman kontrolünde kullanılan ilaçlar da migren tedavisinde çok önemlidir.
Botox enjeksiyonları migren ataklarını ortadan kaldırabilir. Tetik nokta enjeksiyonları, akupunktur, Kuru İğne İMS, sinir blokları ilaçsız tedavi yöntemleridir ve hastaların önemli bir kısmında semptomların kontrol altına alınmasını sağlar.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

En Sık Görülen Baş Ağrısı Türleri

En Sık Görülen Baş Ağrısı Türleri aşağıdaki gibi sayılabilir.

Sadece baş ağrısı değil, bir hastalıktır. Zonklayıcı baş ağrısı; ışık, ses ve koku hassasiyeti; bulantı ve kusma olur. Orta ve ağır şiddetli ağrıları vardır. Stres, hormonal durum, hava ve uyku değişimleri, bazı yiyecekler atağı başlatabilir. Genetik yatkınlık vardır. Kadınlarda daha sık görülür. Üreme döneminde sık olmakla birlikte her yaşta görülebilir

Toplumun %90’ı hayatlarının bir döneminde gerilim tipi baş ağrısı çekmektedir. Başta ağırlık, sıkışma, basınç hissi vardır. Dikkat ve konsantrasyon güçlüğü, boyun ense ağrısı vardır. Ağrı hafif – orta (günlük yaşamı sürdürmeyi engellemez) seviyededir. Kötü duruş, stres, iş baskısı, günlük hayatın sorunları, sosyal ve ekonomik sıkıntılar en önemli sebeplerdir. Sıklıkla başın alın bölgesinde ensede sıkıştırma gerginlik uyuşma basınç şeklinde tarif edilir. Günün herhangi bir zamanında başlayabilir ancak akşam saatlerinde daha sık ortaya çıkan baş ağrısıdır. Stres, kaygı, yoğun iş temposu, uzun süre bilgisayar başında kalma, yoğun ders çalışma gibi durumlar ağrıyı tetikler. Bu ağrı kısa süreli birkaç saat ve bir iki gün sürebilir bazen günlerce sürebilir.

Migrenle karıştırılır. Migrenlilerin yarısı sinüzit olduğunu düşünür.Göz ve burun çevresinde ağrı, tıkalı burun olur. Ateş eşlik edebilir.

Fibromiyalji

Özellikle genç erkeklerde görülür. Tipik özellikleri vardır.Tek taraf göz ve şakakta çok şiddetli ağrı olur. Ani başlayıp biter. Çoğunlukla yılın 1-2 ayı, günün aynı saatlerinde tekrarlayan, 1 saat kadar süren ritmik ağrılardır. Terleme ve yerinde duramama tipiktir. Küme baş ağrısı daha az sıklıkta görülen birçok ağrı kesiciye yanıtsız bir baş ağrısı çeşididir. En belirgin özelliği kişinin ağrısının yılın belirli dönemlerinde hep aynı saate aynı sürede ve aynı şekilde ortay çıkması, ağrı göz çevresinde gözün arakasında oyucu bir ağrı ve çok şiddetlidir, bu baş ağrısı ile birlikte kişinin göz kapağında şişme, gözünde kızarma, yaşarma, burunda akma görülür

Baş ağrısı ön planda değildir. Sadece karın ağrısı, bulantı ve kusma ataklarıyla seyredebilir.Hassas, çekingen çocuklarda ılımlı baş ağrısı, karın ağrısı, kusma atakları, araba tutması, gaz ve kolik olabilir.

Adet kanaması öncesi- ortası -sonrası ataklar görülür.Tipik migren ağrıları ve şişkinlik, sinirlilik, karın ağrısı olur.

Ayda 15 günden fazla süren baş ağrılarıdır. Tüm ya da yarım baş ağrısı, boyun-sırt ağrıları olur. Yorgunluk, depresyon, mutsuzluk vardır.

Ağrı daha çok boyunun üst tarafındadır. Omuz başlarını etkileyebilir, çene ve alın gibi başın diğer bölgelerine yayılabilir. Dinlenmekle kısmen geçer. Boyna sıcak havlu konulması ya da masaj ağrıyı hafifletebilir. Ağrı; ensede, şakaklarda, alında ya da göz kürelerinin arkasında hissedilebilir. Tek taraflı ya da iki taraflı olabilir. Ağrı boyun hareketleri ve uzun süre boynun eğik tutulması (bilgisayar kullanma, el işi, yazı yazmak) ile artar.

Baş ağrısının altında ciddi olabilecek birçok neden olabilir. Beyin tümörleri yavaş ve sinsi şeklinde büyüdükleri için kişinin yavaş başlayıp günler aylar içinde giderek aratan baş ağrısı ortaya çıkabilir, baş ağrı sabahları belirgindir ve bulantı kusmada eşlik edebilir. Ateş, bulantı, kusma davranış ve kişilik değişikliği ile birlikte olan baş ağrılarında menenjit dediğimiz beyin zarlarının iltihabı ile ensefalit dediğimiz beyin iltihabı olabileceği akılda tutulmalıdır.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

Baş Ağrısı Sebepleri

Baş ağrısı sebepleri yüzlercedir. Baş ağrısının sebebinin bilinmesi tedavinin doğru olarak yönlendirilmesi için önemli olmakla birlikte çoğu zaman gerçek sebebi bulmak mümkün olmayabilir. Çoğu baş ağrısı ciddi bir hastalığın sonucu değildir, ancak bazen baş ağrıları ciddi ölümcül olabilen hastalıkların bir belirtisidir.

Baş Ağrısı Çeşitleri

Baş ağrıları genellikle nedenlere göre sınıflandırılır;

Birincil baş ağrıları

Birincil baş ağrıları, kafanızdaki ağrıya duyarlı yapıların aşırı aktif olması veya bu yapılardaki problemlerden kaynaklanır. Birincil baş ağrısı altta yatan bir hastalığın belirtisi değildir. Birincil baş ağrıları bir hastalığın belirtisi değil kendisi bir hastalıktır.

Beyindeki kimyasal aktiviteler, kafanızı saran sinirler, kan damarları, baş çevresi ve boyun kasları (veya bu faktörlerin bir kombinasyonu) primer baş ağrısında rol oynayabilen yapılardır. Bu tip ağrıların bazılarında genetik faktörlerin, cinsiyetin, hormonal faktörlerin, iklimsel değişikliklerin de rolü vardır.

En sık görülen primer baş ağrıları:

İkincil baş ağrıları;

İkincil bir baş ağrısı, başın ağrıya duyarlı sinirlerini harekete geçirebilen bir hastalığın belirtisidir.

İkincil baş ağrısına sebep olan pek çok durum ve hastalık vardır, bunların bazıları önemsiz sebeplerdir, bazıları ciddi bir hastalığın habercisi olabilir;
İkincil baş ağrılarının olası nedenleri arasında şunlar vardır:

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

EKLEM İÇİ SIVI (HYALÜRONİK ASİT) ENJEKSİYONU

Eklem içi sıvı (Hyalüronik asit); Diz osteoartriti 65 yaşın üzerindeki insanlarda ağrı ve sakatlığa yol açan sık görülen bir hastalıktır. Yaşlanma, aşırı fiziksel aktivite, geçirilmiş cerrahi müdahaleler, aşırı kilolu olma, travmalar ve genetik yatkınlık en önemli risk faktörleridir.

Bu yaygın olmasına rağmen ideal bir tedavisi yoktur. Diz çevresindeki kasların güçlendirilmesi, eklem içi hyalüronik asit enjeksiyonları, eklem çevresi kaslara yönelik İMS, proloterapi ve eklem koruma prensiplerinin öğretilmesi çoğu hastada şikayetleri geçirir. Protez uygulamalarının en sık uygulandığı eklem diz eklemidir.

Hyalüronik asit, eklem kıkırdağında doğal olarak bulunan bir maddedir. Diz eklemi sıvısının kayganlığını sağlar ve kıkırdak hücrelerini koruyucu etkisi vardır. Gonartrozda,eklem içi hyalüronik asit seviyesi azalır, eklemin beslenmesi ve kayganlığı azalır, eklemin yük taşıma kapasitesi azalır.

Eklem içine enjekte edilen hyalüronik asitin esas etkisi ağrıyı kesmek değildir. Doğrudan değil ama dolaylı yoldan ağrı kesici etki gösterebilir. Esas etkisi, eklemde eksilen hyalüronik asidin yerine konularak eklem kayganlığını sağlamak ve kıkırdağın dayanıklılığını artırmaktır.

"<yoastmark

Sağlıklı beslenen ve kayganlığı artan eklemde ağrılar da azalır. Eklemin yük taşıma kapasitesi artar.

Hyalüronik asit enjeksiyonları haftada bir toplam üç veya beş kez uygulanmaktadır. Altı ayda bir yapılan tek dozluk enjeksiyonlar da vardır. Nispeten pahalı bir tedavidir.

Bu ilaçlar sosyal güvenlik kurumları tarafından ödenmemektedir.

Kuru İğne (İMS), proloterapi, PRP gibi tedavi yöntemleri ile kombine edilebilir. Bu tedavi 6–12 ay sonra tekrar edilebilir. İleri yaşlardaki hafif ve orta şiddetli osteoartritlerde, ağır ancak cerrahi müdahale ilgili riski bulunan hastalarda uygun ve güvenli bir tedavi yöntemidir.

Hangi Hastalara Eklem İçi  Sıvı (Hyalüronik asit) enjeksiyonu Yapılmalıdır?

Bu enjeksiyonların ileri yaşlarda yapılması gerektiği gibi yanlış bir kanaat vardır. Bu doğru değildir, bu enjeksiyonlar eklem ve kıkırdak hasarının olduğu her yaşta yapılabilir.

Kadıköy Ağrı Merkezi olarak Eklem içi sıvı (Hyalüronik asit) enjeksiyonu başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

BEL AĞRISI HAKKINDA SORULANLAR

Bel ağrısı ne sıklıkta görülür?

Bel ağrıları toplumun her kesimini ilgilendiren bir sorundur. Özellikle sanayileşmiş ülkelerde yaşayanların yaklaşık %80’i yaşamlarının bir bölümünde bel ağrısı çekerler. Bu ağrı sıklıkla iki ile üç ay içinde iyileşirken, 10 hastadan birinde ağrı yerleşir ve devam eder.

Bel ağrısı daha çok kimlerde görülür?

Bel ağrısı her yaş ve meslekte görülebilir. Bununla birlikte, çalışan yaş grubunda daha sıktır. Hareketsiz, şişman, ağır spor yapan, yanlış oturma ve duruş alışkanlığı olan kişiler ile ağır işlerde çalışanlarda bel ağrısı daha çok görülür.
Alkol, sigara, stres, uzun süre aynı konumda oturma, uzun süre titreşime maruz kalma gibi durumlar bel ağrısı riskini artırmaktadır.

Bel ağrısı epidemiyoloji hakkında bilgi verir misiniz?

Epidemiyoloji, hastalıkların çeşitli toplumlarda, yaş gruplarında, meslek gruplarında; sıklığını, yayılımını ve bunları etkileyen faktörleri inceleyen bilim dalıdır.
Bel ağrıları; tüm yaş gruplarında, tüm toplumlarda, hemen hemen her meslekte, her iki cinste, en sık görülen, en sık sakatlığa yol açan, maliyeti en yüksek, en fazla iş gücü kaybına yol açan hastalıklardan biridir.

Bir insanın ömür boyu en az bir defa bel ağrısı geçirme ihtimali %80 kadardır. İnsanların %55 kadarı iş gücü kaybına yol açacak bel ağrısına yakalanır. Bu grubun %38’ i 3 haftadan kısa, %17’ si 3 haftadan daha uzun süre iş gücü kaybına uğrar.
Toplumsal gelişme ve endüstrileşme arttıkça hem bel ağrısı sıklığı, hem de bel ağrısına bağlı iş gücü kaybı artmaktadır.
Bel ağrılarının en az yarısı tekrarlama riski gösterir.
Bu kadar yaygın olmasına rağmen bel ağrılarının ancak %1 kadarında tümör, vertebra kırığı, apse, artrit, kauda equina sendromu gibi ciddi patolojiler sorumludur.
Hastaların %99′u disk, kas dengesizliği, duruş bozuklukları, dejeneratif değişiklikler gibi sebeplere bağlıdır. Osteoporoz, spondilolistezis, dar kanal gibi patolojiler de ikinci grup içinde değerlendirilir.

Bel ağrılarının sıklığı yaşa göre de değişiklik gösterir. 1-7 yaş civarında %1, 10 yaşta %6, 14-16 yaş civarında ise %18 oranında görülür. Ancak bu oranlar çalışmadan çalışmaya kısmen farklılıklar gösterir.
Bazı meslek gruplarında bel ağrısı riski artmaktadır. Ağır kaldırma, asimetrik kaldırma, dönerek ağır kaldırma, vibrasyona maruz kalma, uzun yol şoförleri, sürekli ayakta durarak yapılan mesleklerde bel ağrısı riski artar.

Hangi durumlarda bel ağrıları tehlikeli olabilir?

• İlk ağrı atağı 20 yaştan önce ya da 55 yaştan sonra ise
• Kaza ya da düşme sonrası olan belağrısı
• Israr eden tedaviye cevap vermeyen bel ağrısı
• Sırt bölgesinde ağrı (tm, enf, met)
• Kanser hikayesi ya da kanser
• Kortizon kullanımı varsa
• Uyuşturucu kullanımı ve HİV +
• Bel ağrısı ve ateş
• Bel ağrısı ve kilo kaybı
• Öne doğru eğilmekte güçlük
• Sinir basısı belirtileri, mesane, barsak, süvari yaması şeklinde his kaybı, düşük ayak
• Ağrı ile birlikte omurga deformitesi olması
• 4-6 haftalık tedaviye cevap vermeyen bel ağrısı

Bel ağrılı hasta hangi hekime başvurmalıdır?

Maalesef bel ağrısı olan birçok hasta elinde filmleri ile doktor doktor dolaşmakta ve derdine çare aramaktadır. Önerilen tedavi seçenekleri arasındaki farklılıklar, hastaları şaşırtmakta, hastalar ne yapacaklarına karar verememektedirler.

Sağlıklı bir bel nasıl olmalıdır?

Sağlıklı bir bel sağlıklı omurga kolonu ve omurgaya destek veren kas ve bağlardan oluşur. İnsan bedeninde toplam 33 adet omur bulunmaktadır. Bu omurların birleşmesi ile omurga kolonu oluşur. Her iki omur arasında disk adını verdiğimiz yastıkçıklar bulunmaktadır.
Bu yastıkçıklar sayesinde omurga bir taraftan yük çekerken, bir taraftan da her yöne eğilebilir. Ayrıca her iki omur arasında sağda ve solda bulunan deliklerden sinirler çıkarak kola ve bacağa giderler.

Bel bölgesinde toplam beş adet omur bulunmaktadır. Bu omurlar vücudun ağırlığının önemli bir bölümünü taşırlar. Zamanla bu omurların kemiksel yapısı veya disklerinde değişiklikler ve bunun sonucunda ağrılar ortaya çıkar.

Bel ağrısı yapan nedenler nelerdir?

Bel ağrısı bir çok nedene bağlı olabilir. Bu nedenlerin arasında bel fıtığı, bel kayması gibi omurga ile ilgili sorunların yanı sıra, duruş bozukluğu, aşırı kilo, kas ve bağlardan kaynaklanan problemler ile romatizmal hastalıkları sayabiliriz.

Bel Fıtığı nedir?

Omurlar arasında yer alan disk yastıkçığı ağır kaldırma veya ters hareket sonucunda yerinden çıkarak sinir köklerine bası yapabilir. Bu durum başlangıçta, yani basının hafif olduğu durumlarda sadece bel ağrısına neden olurken, daha ileri safhalarda kalça ve bacak ağrısına da yol açabilir. Sinirin basısı nedeni ile ayakta kuvvet kaybı, uyuşma, veya refleks değişiklikleri meydana gelir. Muayene bulguları ile MR bulgularına dayanarak tedavi şekli belirlenir.

Siyatalji nedir?

Belde fıtık oluşması durumunda, fıtık sinir köküne baskı yapar. Bu durum bacakta kalçadan topuğa kadar uzanan ağrıya yol açar. Bel fıtığının habercisi olan bu belirti halk arasında siyatik olarak bilinir.

Diskojenik bel ağrısı ne demektir?

Omurlar arasında yer alan yastıkçıklar sadece yerlerinden taşınca bulguya yol açmazlar. Yastıkçıkların yaşla birlikte harabiyeti de bel ağrısına neden olabilir. Bu durumdan kuşkulanan doktorunuz, MR ve görülen lüzum üzerine, aşağıda tanımını yaptığımız diskografi adlı incelemeler yardımı ile teşhis koyabilir.

Spinal stenoz (omurga kanal darlığı) nedir ve nasıl meydana gelir?

Omurganın içindeki kanalda yaşla birlikte daralma meydana gelebilir. Bu durum bel ağrısına ve yürüyüşle birlikte ortaya çıkan bacakta ağrı ve uyuşmaya yol açar. Bu durumun teşhisinde MR’dan yararlanılır.

Başarısız bel cerrahisi sendromu nedir?

Bel fıtığı ve bele yönelik cerrahi müdahalelerden sonra birçok hastada çeşitli sebeplere bağlı olarak ağrılar oluşmaktadır. Bu duruma başarısız bel cerrahisi sendromu yada yetersiz bel cerrahisi sendromu adı verilir.

Sebepleri nelerdir?

Tekrarlayan bel fıtığı ve yara iyileşmesinden kaynaklanan hipertrofik nedbe dokusu (yara iyileşmesinden kaynaklanan sert ve sinirleri sıkıştıran bir doku) bel fıtığı ameliyatlarından sonra görülen bel ağrısı ve bacak ağrısı ( siyatalji ) sebeplerinin en önemlileridir. Bir yıldan uzun süren ağrılar yara iyileşmesine bağlı nedbe dokusuna, ani başlayan bel ve bacak ağrıları ise tekrarlayan bel fıtığına bağlanır.

Başarısız bel cerrahisi sendromu (BBCS) bel fıtığı ameliyatı geçiren hastaların % 10-40’ ında görülür. BBCS tedaviye dirençli ağrıya ve fonksiyon kaybına yol açar.

Operasyon bölgesinde omuriliği çevreleyen zarlardaki yapışıklıklar ve büzüşmeler ( epidural yapışıklık ve nedbe ) bel fıtığı ve diğer bel operasyonlarından sonra sık görülür. Epidural yapışıklık ve skarları görüntülemek zor olabilir bu hastalıklar ancak ilaçlı MR ve tomografi ya da myelografi ile görüntülenebilir.
BBCS’dan kaçınmak için bel operasyonuna karar verirken hastanın her yönden değerlendirilmesi (ruhsal durum, kas yapısı, kilo, kronik hastalıklar, meslek, fıtık seviyesi ve/veya seviyeleri, olayın kronikliliği vs) gerekir.

BBCS’dan sonra ikinci bir cerrahi müdahaleden kaçınılmalıdır. İkinci bir cerrahi müdaheleden sonra hastaların %20 si düzelir, %20 si kötüleşir, %60 ı aynı kalır. Hasta seçimine özen gösterilirse iyi olma oranı artar. Bel omurgasına yönelik 4. operasyonu geçiren hastalarda ise iyileşme oranı %5, kötüleşme oranı ise %50 dir.

Belirtileri nelerdir?

BBCS da bel ağrısı ve siyatalji artar, çok hafif fiziksel aktivite bile ağrılara yol açar, egzersiz toleransı azalır. Gece krampları, ayaklarda ve bacaklarda uyuşma ve karıncalanmalar olur. %10 kadarında idrar yapma problemleri olabilir. Hastaların bir kısmında hafif bir ateş yada ateş basmaları olabilir
.
Ameliyattan hemen sonra hastaların hala ağrısı devam ediyorsa; ya sinirlere baskı yapan fıtık tamamen alınamamıştır yada yanlış seviyeden ameliyat yapılmıştır. 6 aydan sonra başlayan ağrıda tekrarlayan fıtık, ameliyattan 1-6 ay sonra başlayan ağrıda araknoidit (omurilik zarlarında iltihap) ve enfeksiyon düşünülmelidir.
Bacak ağrısı ön planda ise fıtık ve omurilik kanalı daralması, bel ağrısı ön planda ise instabilite düşünülür. Tümör durumunda hastada ateş, zayıflama, gece ağrıları gibi belirtiler olur. İnstabiliteyi değerlendirmek için ağırlık altında röntgen çektirilmeli, tümör şüphesi için sintigrafi çektirilmelidir.

BBCS da tedavi

Bu hastaların çoğu bir rehabilitasyon hastası olarak kabul edilmelidir. BBCS nin tedavisi oldukça zordur. Ağrının sebebine göre tedavi yapılmalıdır.
İnstabilite varsa spinal füzyon ameliyatı yapılmalıdır. Tekrarlayan bel fıtığında egzersiz, fizik tedavi, epidural steroid ve gerekirse cerrahi tedavi uygulanır.
Spinal stenozda laminektomi ameliyatı yapılır. Epidural skar (nedbe) dokusu varsa epidural steroid, fizik tedavi, egzersiz programları uygulanmalıdır ancak tedavi kolay değildir.
Araknoidit durumlarında, epidural tedavi, TENS, bel korseleri, antidepresan ilaçlar ve egzersiz yaptırılır.

Spondilolistezis (bel kayması) nedir ve kimlerde olur?

Tıp dilinde spondilolistezis olarak adlandırılan bel kayması, bel fıtığından farklı bir hastalıktır. Bu durumda, bir omur alttaki omura göre öne kayar. Bu da hem bel hem de bacak ağrısına neden olur. Bel kayması farklı pek çok nedene bağlı olarak ortaya çıkabildiği için uygulanacak tedavi yöntemi de nedene yöneliktir.

Duruş bozuklukları bel ağrısına nasıl yol açar?

Kötü duruş belinizi zorlamakta ve zedelenmeye yatkın hale getirmektedir. Bunun en önemli nedenlerinden biri belin normal kavsının artması ve bazı kasların sürekli gergin kalmasıdır. Bilgisayar karşısında devamlı aynı pozisyonda oturma, benzer şekilde ara vermeden uzun yol araba sürücülüğü gibi nedenler de bel ağrısını tetikler.

Bel ağrısında egzersizin rolü var mıdır?

Zayıf ve gevşemiş karın, sırt ve bel kasları, belinizin en önemli destekten yoksun kalmasına neden olur. Bu nedenle sağlıklı bir bel için düzenli egzersiz yapılması gerekir. Ancak gelişi güzel yapılan yanlış ve ağır egzersizler yarardan çok zararlı olabilir.

Şişmanlar neden daha çok bel ağrısı çeker? Uzun boy bel ağrısına yol açar mı?

Aşırı kilolar, omurgaya binen yükü artırır. Diğer bir deyişle daha az kiloyu taşımaya alışmış bel, daha fazla yüklenme karşısında zorlanır. Bu tip zorlamalar disk yastıkçığının erken yaşta dejenere olmasını ve ileride fıtık benzeri durumların ortaya çıkmasına yol açar.

Kas ve bağlardan kaynaklanan hastalıklar hangileridir?

Miyofasiyal ağrı sendromu ve fibromiyalji gibi kas-bağ dokusu hastalıkları bel ağrısının önemli nedenlerindendir.

Miyofasiyal ağrı sendromu nedir ve belirtileri nelerdir?

Bu hastalık, omurgayı destekleyen kasların tekrarlayan zorlanması ve aşırı kullanımına bağlı olarak ortaya çıkar. Bölgesel kaslarda aşırı gerginlik bant şeklinde sertliklere neden olur. Bu durum ağrı ve hassasiyete yol açar ve basit tedavi yöntemleri ile kendiliğinden düzelmez.

Fibromiyalji nedir ve belirtileri nelerdir?

Kas ve bağlarda yaygın hassasiyet ve ağrı ile seyreden bir hastalıktır. Bu şikayetlerin yanında, uyku bozukluğu, psikolojik sorunlarınız, sürekli yorgunluk ve sabah tutukluğunuz varsa, mesane ve barsak problemleri ile sık karşılaşıyorsanız, adetleriniz çok ağrılı ise ve bel ağrınız basit tedavi yöntemleri ile kontrol altına alınamamış ise, akla fibromiyalji gelebilir.

Kireçlenme (osteoartrit) bel ağrısı yapar mı?

Kireçlenme yaşlanma ve yıpranma hastalığıdır. Bel kireçlenmesinde; omurgada yeni kemik oluşumu çevre yapılara bası yaparak ağrıya neden olur. Kireçlenmede hastalığın ileri safhalarında kalça ve bacak ağrısı da ortaya çıkar.

Kemik erimesi (osteoporoz) bel ağrısına yol açar mı?

Menopoz, Kalsiyum ve D vitamini yetersizliği veya bazı ilaçların uzun süre kullanımı kemiklerde erimeye neden olabilir. Omurgadaki kemik eriyince yumuşamakta ve kırılgan hale gelmektedir. Omurganın dayanıklılığının azalması başlı başına bel ağrısına neden olur. Ayrıca osteoporozda sık görülen omurga kırkları hem bel ağrısına hem de bacaklarda güçsüzlüğe neden olur.

Bel ağrısına sebep olan romatizmal hastalıklar nelerdir?

Romatizmal hastalıklarda, diğer eklemlerin yanı sıra, omurga da tutulabilir. Bu durumda istirahat ile geçmeyen bel ağrısı ortaya çıkar. Sabahları görülen eklem sertliği ve tutulmalar romatizmal hastalıklar için uyarıcıdır.

Sigara ile bel sağlığını nasıl etkiler?

Sigara bel omurları arasında yastıkçık görevi gören disklerin beslenmesini bozarak dolaylı olarak bel ağrısına zemin hazırlar.

Gerilim ve stres bel ağrısına sebep olur mu?

Ekonomik endişeler, sosyal ve psikolojik problemler bel kaslarında kasılmalara neden olarak, ağrı kesicilerle önlenemeyen ağrıya neden olabilir. Bu durumda psikolojik sorunların çözümüne yönelik tedavi de yapılmalıdır. Bu da ekip çalışmasının gerekliliğini ortaya koymaktadır.

Bel ağrısında sporun yeri nedir?

Birçok farklı sporun bel omurları üzerinde farklı etkileri vardır. Bel omurları için en ideal spor yüzmedir. Yürüyüş omurga kaslarının kuvvetlenmesi için önemlidir. Tenis gibi sporlar ani hareketler gerektirebileceğinden omurga için riskli olabilir. Benzer şekilde futbol, basketbol, güreş, jimnastik ve kürek, halter, su kayağı sporlarını yoğun bir şekilde yapanlarda daha fazla bel ağrısına rastlanmaktadır. Bu nedenle bu sporları yapanların bel ve sırt kaslarını güçlendirmeleri ve esneklik kazandırmaları gerekmektedir.

Hamilelik, doğum, bebek bakımı bel ağrısına sebep olur mu?

Hamilelikte kilo almaya ve rahimdeki büyümeye bağlı olarak beldeki eğriliğin derecesinde artış olur. Bel ve karın kaslarının zayıf olduğu durumlarda bel bölgesine binen yük artar ve bel ağrıları görülür.

Çocuklarda bel ağrısı görülür mü, sebepleri nelerdir?

Çocukluk döneminde aile ve eğitimcilerin dikkatli olması gerekir. Okulda masa, sandalye düzeneğinin çocuk boyuna göre ayarlanmalıdır. Ağır çantalarla bel omurgasına binen yük artmakta ve omurgada gelişim bozuklukları olabilmektedir. Vücut ağırlığını ortadan kaldıran ve karın, sırt ile omuz adalelerini güçlendiren yüzme sporuna çocukluk çağında mutlaka başlanmalıdır.
Çocuklarda uzun süreli ve ısrarcı ağrılar dikkate alınarak kesinlikle uzman doktora başvurmalıdır. Bazen büyüme ağrıları diyerek geçiştirilen ağrıların zemininde romatizma, bel fıtığı, doğuştan omurga bozuklukları, omurga iltihap ve tümörleri gibi önemli sorunlar olabilir.

Bel ağrısı olan hasta ne zaman doktora başvurmalıdır?

- Bel ağrısı şiddetliyse ve birkaç gün içinde basit önlemlerle geçmiyorsa,
- Ağrı günlük etkinlikleri engelliyorsa,
- Bacağa yayılan ağrı ve uyuşma varsa,
- Ayak ya da bacakta güçsüzlük başlamışsa,
- İdrar veya dışkı kaçırma olayı varsa,
- Ağrı istirahatta ve geceleri de devam ediyorsa.

Bel ağrınızın nedeni veya nedenleri nasıl teşhis edilir?

Bel ağrınızın nedenini belirlemek için doktorunuz sizi ayrıntılı olarak muayene ettikten sonra gerekli radyolojik ve elektrofizyolojik incelemeleri yapacaktır. Muayenede özellikle ağrınızın şiddeti, süresi, hangi bölgede olduğu, gün içindeki değişimleri ve eşlik eden diğer bulgular irdelenecektir.

Muayenede bel hareketlerinizin durumu, harekete ağrının eşlik edip etmemesi, bacaktaki germe testleri ile ağrının ortaya çıkıp çıkmaması, bacak ve ayakta kuvvet ve duyu durumunuz ile bacaktaki reflekslerinize bakılacaktır. Muayenenin ardından radyolojik (MR, diskografi) ve elektrofizyolojik incelemelere gerek duyulabilir.

Her bel ağrısında MR çektirilmeli midir?

Basit, ilk defa meydana gelen, kısa süreli bel ağrılarında MR çektirmeye genellikle gerek yoktur. Bunun dışında, artarak devam eden, bacak ağrısı veya güçsüzlüğünün eşlik ettiği durumlarda MR çekilmesi gerekmektedir. Diğer bir deyişle, bel fıtığı ve diğer omurga hastalıklarının teşhisinde MR’dan yararlanılır. Gerçekten de MR omurlar, diskler, sinir kökleri ve omurilik hakkında detaylı bilgi vermektedir.

Elektromiyografi (EMG) incelemesi nedir?

Radyolojik incelemeler ve muayene bulgularının ardından doktorunuz lüzum görmesi durumunda EMG incelemesi yapılır. EMG incelemesi iki bölümden oluşur. Birinci bölümde ufak elektrik şokları verilirken, ikinci bölümde ince bir iğne ile kaslar değerlendirilir. EMG ile sinirlerin fonksiyonu ve kasların etkilenip etkilenmediği değerlendirilir.

Bel ağrısının tedavisinde yatak istirahatının yeri nedir?

Bel ağrılarının önemli bir bölümünde 3-5 günü geçmeyen kısa süreli yatak istirahati önerilmektedir. Özellikle bel fıtığı ve mekanik bel ağrılarında, ortopedik bir yatakta dizler hafif karna doğru çekilerek istirahat tavsiye edilir. Uzun süre yatak istirahatinin kas gücü ve kemik yoğunluğunu azaltabildiği unutulmamalı, dolayısı ile uzun süreli istirahattan kaçınılarak, akut ağrı geçince egzersizlere başlanmalıdır.

Bel ağrılarının tedavisinde tek başına yatak istirahatı etkin bir tedavi yöntemi midir?

Hastalığınızın durumuna göre yatak istirahatının yanı sıra, ilaç tedavisi de gerekebilir. Ağrının geçmesinde hem istirahatın hem de ilaçların önemli rolü vardır

Bel ağrısında yatak ve yastığın önemi var mıdır?

Çok sert ya da vücudun şeklini alacak kadar yumuşak olmayan yarı sert ortopedik yataklarda çok yüksek olmayan bir yastıkla yatarak, omurganın doğal şeklini koruması gerekir. Kesinlikle sert zeminde yatılmamalıdır. Ağrının çok olduğu dönemlerde bel boşluğu rulo bir havlu ile desteklenmelidir.

Bel ağrısında sadece ağrı kesiciler mi kullanılmalıdır?

Bel ağrısında rastgele ilaç tedavisi sakıncalıdır. Hastalığın durum ve şiddetine göre ağrı kesici, enflamasyonu azaltıcı, kas gevşetici ve depresyon ilaçları ancak doktorun önerisiyle seçilerek kullanılmalıdır.

Bel ağrısında yumuşak korse veya çelik korse kullanılmalı mıdır?

Yumuşak korseler sadece beli sıcak tutarak kasları gevşetir, çelik korse uygulaması ise ancak akut dönemde bele binen yükü azaltmak amacıyla veya ameliyat sonrası iyileşme evresinde kısa süreli dönemler için önerilebilir. Uzun süreli kullanım, vücudun doğal korsesi olan kasları güçsüzleştirdiğinden sakıncalıdır. Bu nedenle, doktor tavsiyesi olmadan gelişi güzel korse ve kuşak kullanımı uygun değildir

Bel ağrısında fizik tedaviye ne zaman başvurulmalıdır?

Bel ağrısının ilaç ve istirahat ile düzelmediği durumlarda fizik tedavi uygulanması gerekebilir. Bu amaçla; soğuk tedavisi, yüzeysel ve derin sıcak tedavisi, elektrik tedavisi, çekme, lazer ve manyetik alan tedavisi gibi seçenekler mutlaka fizik tedavi uzmanı hekim tarafından uygulanmalıdır.

Bel ağrısına yakalanmamak için neler yapmalıyız?

Herşeyden önce hareketsiz kalmamalıyız. İnaktif, hareketsiz bir yaşam tarzı, tüm vücudu olduğu gibi belimizi de kötü etkiler. Yetersiz hareket eden organda vücudun artık maddeleri atılamaz; beslenme, oksijenlenme azalır. Omurgamız emme basma tulumba gibi çalıştığından hareketli olmak daha da önemlidir. Kuralımız uzun süreli oturmalardan veya ayakta durmalardan, aynı pozisyonlarda uzun süre kalmaktan kaçınmaktır.

Oturma ve ayakta durmayı karşılaştırdığımızda oturmada omurgaya binen yük düşünüldüğünün aksine daha fazladır. Sırtüstü yatıp bacakları yükseltmek ise omurganın en rahat ettiği konumdur. Yani oturmayın ayağa kalkın, durmayın yürüyün.

Bir diğer dikkat edeceğimiz nokta da dik durmaktır. Otururken olsun ayaktayken olsun bu kural geçerlidir. Bunu yapabilmemiz içinse güçlü sırt,bel ve karın kaslarına gerek vardır.Bu da ancak düzenli egzersizle olur. İlkemiz olacak bir diğer kural ise ağır kaldırmaktan kaçınmaktır.

Kaldırırken ise belimizi bükmemeli, çömelerek, bacaklarımızdan destek alarak kaldırmalıyız. Kaldırdığımız eşyayı vücudumuza mümkün olduğunca yaklaştırmalı vücuda dayandırmalıyız. Taşıyacağımız yükleri her iki kola eşit olarak bölmeli, dönmeli hareketlerden kaçınmalıyız.

Otururken sırtımızı düz tutmalıyız. Ofiste çalışırken dizlerimizin kalçalardan yüksekte durması beli rahatlatır, bunu da masanın altına konan bir tahta destekle sağlayabiliriz. Bel çukurluğumuzu arttıran pozisyonlardan kaçınmalıyız. Örneğin, ayakta dururken de yatarken de bacaklarımız gergin olmamalı, topuklu ayakkabılardan yine aynı nedenle kaçınmalıyız. Topuk ve tabanları yumuşak ayakkabılar sert zeminden gelen darbeleri emdiği için belimizin dostudur.

Spor yapmak bel ağrılarını nasıl etkiler? Hangi sporlar tercih edilebilir?

Organizmamızı formunda, omurgayı da esnek tutmak için spor yaşamımızın bir parçası olmalıdır. En uygun sporlar; serbest ve sırtüstü yüzmek, yumuşak zeminde yürüyüş ve bisiklettir. Ülkemizde çok tanınmasa da NORD WALKING yani kayak yapar gibi sopalarla dört adım prensibinde yürüyüş de bel dostu bir spordur.

Kilonun bel ağrısındaki etkisi nedir?

Vücut ağırlığının omurgaya, kas ve eklemlere direk etkisi vardır. Bunu elimizde bir şey olmadan taşıdığımız yük olarak düşünmeli vücut kitle endeksimizi normal sınırlarda tutmak için sağlıklı ve yeterli beslenmeliyiz. Keza bu amaç için spor da yararlı bir yöntemdir.

Bel ağrısında başlıca tedavi yöntemleri nelerdir?

Öncelikle ağrının azaltılıp hastanın sakinleştirilmesi gereklidir. Bu amaçla da ağrı kesici, ödem giderici ilaçlar, kas gevşeticiler kullanılır. İstirahat uzun süreli olmama kaydıyla gerekebilir. Korseleme başlangıç devrelerinde hastayı rahatlatır ancak uzun süreli kullanımlarda bel kaslarının zayıflamasına neden olabilir. Korse çıkarma programını hasta doktoruyla mutlaka konuşmaktır. Bunun dışında ehil ellerde yapılan manipülasyon, fizik tedavi yöntemleri, lokal enjeksiyonlar diğer tedavi yöntemleridir.

Egzersiz tedavinin temellerinden biri, hatta en önemlisidir. Bel ağrısı çeken hastalarda karın, sırt ve bacak kasları zamanla güçlerini yitirir. Egzersizler bedeni ve ruhi gevşemeyi sağlar, ağrıyı azaltır, kasları güçlendirir, duruşu düzeltir. Hastanın günlük yaşama dönme sürecini kısaltır. Egzersiz türlerini esneklik, bel ve karın kaslarını güçlendirme ve germe olarak sınıflandırabiliriz. Daha önce sözünü ettiğimiz sporlarda ek olarak yapılmalıdır.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

Kuru İğne, İntramüsküler Stimülasyon (IMS)

Kuru İğne İntramüsküler Stimülasyon (IMS); Kas-iskelet sistemi ağrılarının en önemli sebebi kas spazmıdır. Kas spazmı birçok ağrı sendromu olarak kendini gösterir.
Bunlar;

Kaslardaki ağrılı spazmlar kaslara ve tendonlara, eklem aralığını daraltarak eklemlere binen yükü artırır. Disklere baskı yaparak fıtıklaşmalara, ağrılı omurga sendromlarına yol açar. Spazm damarsal yapıları da sıkıştırarak ekstremitelerde soğukluk, üşüme, ağrı, ödem gibi belirtilere yol açar. Ayrıca sinirlere olan baskılar sonucu siyatalji (bacak ağrısı), brakialji (kol ağrısı) gibi radikülopatiler oluşturur.

Kuru İğne, İntramusküler stimülasyon (IMS) Nerelerde Kullanılır?

Kuru İğne, İntramusküler stimülasyon (IMS) ağrılı kas spazmlarının tedavisinde kullanılan önemli bir tedavi metodudur. Kuru iğneleme metodu olarakta adlandırılır.
Kuru İğne, İMS çeşitli uzunluklardaki çok ince iğnelerin spazm olan kaslara batırılarak spazmın çözülmesi esasına dayanır.
Kuru İğne, İMS; tek başına bir çok ağrılı hastalığı tedavi etmede yeterlidir.
Kuru İğne, İMS; ilaç tedavisi, fizik tedavi, kaplıca tedavileri, kinezyoterapi (hastalıkların egzersizle tedavisi) gibi tedavi metodları ile kombine edilebilir.

Miyofasial ağrı sendromu (MAS) sebebi bilinmeksizin herhangi bir bölgesel kas-iskelet sistemi ağrısını tanımlamak için kullanılan bir terimdir. Kaslar ve onunla ilişkili yumuşak dokularda ağrı, hareket kısıtlığı, hassasiyet gibi belirtiler vardır.
Miyofasial ağrıların en önemli sebepleri travmalar, duruş bozuklukları, tekrarlayan hareketler, stres, aşırı kullanım, doğumsal bozukluklar vs.

Kuru İğne, İntramusküler stimülasyon (IMS)

Kuru İğne, İntramusküler stimülasyon (IMS)

Miyofasiyal Ağrılarının Tanısı Nasıl Konur?

Miyofasial ağrılarının tanısı için herhangi bir test, röntgen, laboratuar bulgusu yoktur. Teşhis genellikle hastanın ifadesine ve hekimin muayenesine göre konulur.
Bel ve boyun ağrıları gibi ağrı sendromları ile hekime başvuran birçok hastada tomografi, MRI gibi ileri görüntüleme yöntemlerinde görülen patolojik değişiklikler ağrının gerçek sebebi olmayabilir.

Miyofasial ağrılarda tedavi oldukça zordur. Sebebi ortaya çıkarmak her zaman kolay değildir. İlaçlar genellikle çok az işe yarar. Kaplıca ve fizik tedavi vs. kısmen fayda sağlar. Egzersizler çok önemli olmakla birlikte, hastaların bu egzersizleri düzenli yaptığını söylemek çoğu zaman mümkün değildir.

Miyofasial ağrı sendromlu hastalarda, spazm olur. Spazm olan kaslar kısalır ve kalınlaşır, aynı zamanda kas içindeki mikrosirkülasyon (dolaşım) bozularak kas iskemisi (oksijensizlik) oluşturur. Kaslarda dokunmaya, sıkmaya ve hareketlere karşı bir hassasiyet vardır.

Ayrıca; kasılan kas tendonları ve tendon yapışma yerlerini (enthesis) gererek, tendopati ve entesopatiye yol açar. Olay kronikleştikçe eklemlerde yozlaşmalar, disk yıpranmaları, tendinitler, nöropati (sinir harabiyeti) gibi patolojiler ortaya çıkar.

Kuru İğne, İntramusküler stimülasyon (IMS) Kim Tarafından Geliştirilmiştir?

Kuru İğne IMS; ABD li DrGunn tarafından geliştirilmiş bir ağrı tedavi metodudur.

Kuru İğne IMS de kasılmış ve kısalmış kasa bir iğne batırılarak bu spazm çözülmeye çalışılır. Bir kasta çoğu zaman çok sayıda ağrılı kasılmış kas demetleri olduğundan çoğu kez, çok sayıda iğneleme yapmak gerekir.

Tekrarlayan veya kronikleşmiş ağrıda spazmla birlikte fibroz doku gelişimi de varsa iğne sayısının ve iğneleme sıklığının arttırılması gerekir. Ancak fibrotik kaslarda olumlu sonuç her zaman mümkün değildir.

Kuru İğne, İntramusküler stimülasyon (IMS) bir akupunktur yöntemi midir?

IMS ile akupunkturun benzerliği, ikisinde de iğne kullanılmasıdır.
Akupunkturda iğne belli noktalara yapılır ve 20dk kadar beklenir. IMS de ise iğne spazm olan ve olması muhtemel kaslara yapılır ve hemen çıkarılır. Etkisini hemen gösterir.
İMS’de iğne nöroanatomik yapıya göre çeşitli doku derinliklerine yapılır. Kronik kas iskelet sistemi bozuklukları ve bu bozukluklara bağlı ağrıların tedavisinde İMS oldukça etkili bir yöntemdir.

Kuru İğne, İntramusküler stimülasyon (IMS) Uygulama hangi aralıklarla yapılmalıdır?

Genellikle haftada 1 veya 2 defa, 6-10 seans arasında yapılır. İMS ağrılı bir yöntem olmasına rağmen sonuçlar oldukça iyidir.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

Bel Fıtığı Nedir?

Toplumda Bel Fıtığı nedir sorusu hemen hemen herkesin aklından geçmektedir. Bel ağrısı veya bel fıtığı hayatı olumsuz etkileyecek kadar ciddi ağrılara sebep olduğundan dolayı bir çok insanın ilgisini çekmektedir.

Beş omur ve omurlar arası diskler ile birlikte sakrum (sağrı kemiği) üzerinde yerleşen bel bölgesi, omurganın boyundan sonraki en hareketli bölgesidir.

Beldeki hareketin büyük çoğunluğunu 4. ve 5. bel omurları ile 5. bel omuru ile sakrum kemiği arasındaki eklemler oluşturur.

Omurlar arasındaki diskler içi jelâtinimsi kıvamlı bir sıvı dış kısmı ise fibrotik bantlardan oluşan liflerden oluşur.

Tekrarlayan hareketler, aşırı zorlanmalar, duruş bozuklukları ve uygun olmayan pozisyonlarda yapılan fiziksel aktiviteler dış kısımdaki anulus fibrozis adı verilen kuşakta yırtılmalara yol açar, yırtılma anulusun iç liflerinden başlayarak dışarıya doğru uzanır.

Bunun sonucunda jelatinöz sıvı madde dışarıya doğru fıtıklaşır ve o bölgedeki bağları zorlar etraftaki dokulara baskı yapar.

Hastalık daha da ilerleyince bacağa giden siyatik sinirini sıkıştırır, daha çok genç ve orta yaşlarda görülür. İleri yaşlarda ise bel kireçlenmesi ile birlikte görülür.

Bel Fıtığı Nedir

Bel Fıtığı Nedir

Bel Fıtığı Belirtileri nelerdir ?

Bel fıtığının en önemli belirtisi bel ve bacak ağrısıdır. Başlangıçta belde yerleşik olan ağrı daha sonra bacağa yayılır. Genellikle tek taraflıdır.

Taraf değiştirebilir veya iki taraflı olabilir. Bazen hastalar yalnızca bacak ağrısı ile gelir. Ani bir zorlanma ya da ters hareket yoksa ağrı daha önce birkaç defa tekrarlamıştır, tedaviyle ya da tedavisiz düzelmiştir.

Hastada ayrıca bacakta uyuşma, bel hareketlerinde kısıtlanma görülür. Öksürme, hapşırma, uzun süreli oturma, otomobil kullanma, öne doğru eğilme, ağrıyı arttırır.

Skolyoz adı verilen belin bir tarafa doğru eğilmesi sık rastlanan bir bulgudur.

Ağrı hafif, orta veya şiddetli olabilir. İleri vakalarda bacak kaslarında erime, incelme, bacakta üşüme olabilir. Çok nadiren bacaklarda özellikle iç taraflarda (iki taraf) his kusuru ve idrar yapamama veya idrar kaçırma görülür. Bu durumda hasta acilen ameliyata sevk edilmelidir.

Bel Fıtığı Teşhisi nasıl konur?

Çoğu vakada hastanın görünümü, hastanın ifadesi, basit bir muayene kesin teşhis koydurur.

Ancak hastalığın derecesini belirlemek ve diğer hastalıklardan ayırt etmek için laboratuvar tetkikleri, MR , düz röntgen ve tomografi gerekebilir.

Bel Fıtığından Korunmak Mümkün müdür?

İyi bir kas yapısı, kaslar arasında dengeli duruş eğitimi ve riskli hareketlerden kaçınma bel fıtığından korunmada kısmen yardımcıdır.

Esas önemli olan bir kez bel ağrısı olan kişide bunun tekrarlarının önlenmesidir.

Bel fıtığı tedavisi nasıldır?

Belfıtığı hastalığının tedavisinde cerrahi yöntemin (ameliyat) gerekip gerekmediğine bakılır.

Bel fıtığı rahatsızlığında hastaların büyük çoğunluğu cerrahi olmayan (ameliyatsız) yöntemlerle tedavi edilebilir.

Bel ağrıları ve bel fıtığı için uygulanan ameliyatsız tedavi yöntemleri:

Kuru İğne tedavisi , kas spazmına bağlı ağrıları tedavi etmede etkili bir tedavi yöntemidir.

Kas spazmı bel-boyun, sırt ağrılarının en önemli nedenidir. Spazm omurlar arasında bulunan disklere baskı yaparak fıtık oluşumuna, kireçlenme ve ağrılı bir omurgaya yol açarlar.

Sinirleri ve damarları sıkıştırarak kollar ve bacaklarda soğukluk, uyuşma, üşüme, ödeme sebep olur.

Kuru iğneleme tekniği belde kas spazmı çözmede etkilidir.

Proloterapi ;

Hasarlı dokulara dextroz denilen şekerli suyun verilmesiyle, doku yenilenmesini sağlamaya çalışan bir yöntemdir.

Fıtığa ya da sinir köküne yönelik direkt bir etkisi olmayıp bel çevresindeki dokuların yeniden kuvvetlenmesine yardımcı olur.

Bel problemlerinin tedavisinde; hastanın durumuna göre gerekli gördüğümüz hallerde kuru iğne ve proloterapi yöntemlerini kombine ederek uyguluyoruz.

Bütün hastalara bel koruma prensipleri ve hastalığın aşamasına göre egzersizler gösterilmelidir.

Hastaların büyük çoğunluğunda 4-6 hafta içinde iyileşme sağlanır.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

Kadıköy Ağrı Merkezi

Ağrı, hayatı maalesef olumsuz yönde etkileyen en önemli faktördür. Sizler de ameliyatsız ve ilaçsız ağrılarınızdan kurtulmak için bizlere ulaşınız. 
Başlayalım!
Hemen Ara
Yol Tarifi
Randevu Al
check-square-ophone-squaremap-signs linkedin facebook pinterest youtube rss twitter instagram facebook-blank rss-blank linkedin-blank pinterest youtube twitter instagram