Hacamat Tedavisi

Arapça bir kelimeden türetilen hacamat kelime anlamı olarak “emme” anlamına gelmektedir. Terminolojik olarak anlamı ise herhangi bir hastalıktan dolayı veya sağlıklı kalmak maksadıyla vücudun belli bölgelerini hafifçe çizip üzerine boynuz, bardak veya şişe oturtarak kan alma işlemine denir.

Kan aldırmadan sadece kupa uygulayarak yapılan tedaviye de kuru hacamat veya kupa tedavisi denilmektedir. Kupa tedavisi sıcak kupa veya vakumlu kupa olarak da ikiye ayrılabilir.

Hint Tıbbında (Ayurveda) ve Mısırlılarda kan aldırma tedavisinin milattan önceki yıllara da uygulandığı görülmektedir (1). Günümüzde modern tıbbî uygulamalarda seyrek de olsa bazı hastalıkların tedavisinde hacamat kullanılmaktadır.

Hacamat, Arap Tıbbında, İslam öncesi dönemlerde de bir tedavi metodu olarak sıkça kullanılıyordu. Hz. Muhammed’in de birçok defa hacamat yaptırdığı ve hacamat yaptırmayı teşvik ettiği bildirilmektedir.

İbn-i Hacer, Allah Resulü’nün başağrısını tedavi ettirmek için başından hacamat yaptırdığını rivayet etmiştir (2). Sahih-i Buhari’nin “Kitabu’t-Tıbb” kısmında 11-15. bölümlerde hacamat yaptırmak ve tedavi olmakla ilgili birçok hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Sünnet olarak hacamat yaptırmak ise tedavi olmak ve sünnete uymak maksadıyla yapılan hacamattır.

Hacamat Nasıl Yapılır?

Hacamat yapılacak yer bir antiseptik solüsyon ile silindikten sonra hacamat kupaları veya vakumlar yerleştirilir. Beş dakika kadar beklendikten sonra uygulanan kupa uygulandığı yerden alınır ve bu kısım neşterle veya zemberek denilen bir aletle 1 mm’den derin ve 1 cm’den uzun olmayacak şekilde çizilir.

Bir şekilde 15-20 çizik atılır. Daha derin ve uzun çizenler de vardır. Fakat daha derin çizikler hastada ciddi ağrıya ve kan kaybına neden olabileceğinden tavsiye edilmemektedir. Hacamat kupaları tekrar aynı yerlere vakumlanır ve kupaların içine kan dolması beklenir.

Biriken kan kupadan boşaltılarak aynı yerlere ikinci defa kupa uygulanabilir ve berrak kan gelinceye kadar bu işlem 1-3 defa tekrarlanabilir.

Kan gelme durduktan sonra antisaptik bir solüsyonla pansuman yapılarak kapatılır. Haccamlara göre hacamat bittikten sonra kesiklere dokunmadan, kanın durmasını ve kurumasını beklemek gerekir.

Kanı silmeye, kesiklere antiseptik kullanmaya, merhem sürmeye veya bantlamaya gerek yoktur. Çünkü taze kesikler için kandan daha iyi yara temizleyici, kapatıcı, enfeksiyondan koruyucu ve iyileştirici bir şey yoktur.

Kesikler üzerinde kandan oluşmuş kabukları kurcalayarak, enfeksiyona yol açmamak gerekir (3).

Acil durumlarda hacamat her zaman yapılabilir. Sünnet olarak yapılan hacamat ise Pazar, Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri yapılabilir. Fakat hacamat için en uygun zaman dilimi hicrî ayların 17., 19., 21., 23. günleri ile Pazartesi ve Perşembe günleridir. Saat olarak en iyi zaman ise güneşin doğuşundan sonraki 2. ve 3. saatlerdir.

Hacamat aç karnına yapılması tavsiye edilir.

Hacamatın yapıldığı Bölgeler

Akupunktur nokları gib çok hassas tarif edilmemiş olsa da hacamatın klasik olarak uygulandığı bölgeler ve bu bölgelerin kullanıldığı endikasyonlar vardır. Şunu unutmamak gerekir ki bu bölgelerin kullanımı ile ilgili kanıta dayalı bir veri yoktur.

Bu bölgeler yüzyıllardan beri haccamlar tarafından kullanılagelen yerlerdir. Bu noktaları ve hangi hastalıklarda kullanıldığını özetleyecek olursak:

Kafa arkası: Ruh hastalıklarında, psikolojik problemlerde, kulak ağrısı ve çınlamasında, baş ağrısında ve dönmesinde, yara, egzama, uçuk, sedef ve saç dökülmesinde, göz ve göz kapakları, ağız, diş, diş etleri ve burun hastalıklarında, yeni başlayan katarakt tedavisinde tavsiye edilmektedir.

Ense çukurunun altı (boyun): Göz ve göz kapağı hastalıklarında (arpacık, göz kapağı ağrıları ve ödemi), ağız kokusunda, diş ve diş eti hastalıklarında, tiroit ve lenf bezi hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.

Kulak altı ve biraz arkası: Kulak, burun, boğaz ve göz hastalıklarında, ön dişler ve köpek dişlerinden kaynaklanan ağrılarda, başağrılarında, karaciğer ve safra kesesi sancılarında, baş titremesinde kullanılmaktadır.

Omuzlar: Akciğer hastalıkları ve yüksek tansiyon, baş ağrısı ve baş dönmesi, kepek, saç dökülmesi, boyun kireçlenmesi ve fıtığı, kol-omuz ağrıları, hormon dengesizliği gibi rahatsızlıklarda kullanılır.

Kürek kemikleri arası: Skapulaların tam ortaya değil, biraz yukarına kupa kapatılır. Akciğer, kalp, pankreas ve safra kesesi hastalıklarında kullanılır.

Kürek kemikleri altı: Bel ağrısı ve bel fıtığında, karın ağrısında, mide ve karaciğer hastalıklarında kullanılır.

Bel: İdrar tutamama, bel ağrısı, fıtık, böbrek rahatsızlıkları ve kadın-erkek hastalıklarında tercih edilir.

Kuyruk sokumu: Prostat, lenfödem, basur, adet düzensizliğinde kullanılır.

Dizlerin üstü ve altı, iç ve dış kısımları: Diz ağrısı ve diz hastalıklarında, adet düzensizliğinde, basur, varis, baldır ve ayak yaralarında, mide, karaciğer, safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarında kullanılır.

Baldırlar (arka kısmı): Yüksek tansiyon, sedef, bacaktaki ödem, idrar yolları ve böbrek hastalıklarında, baş ağrısı, baldır ve ayak ağrılarında ve buralardaki yaralarda kullanılır.

Ayak bileği dış kısmı: Siyatik ağrılarında, varis, gut ve bacak ödemlerinde kullanılılr.

Ayak bileği iç kısmi: Adet düzensizliği ve hemoroid tedavisinde kullanılır (3).

İdeal olan hastalanmadan önce, koruyucu amaçla hacamat yaptırmaktır.

Kupa Çekme-Küçük Hacamat-Kuru Hacamat
Halk arasında kavanoz kapatma, bardak kapatma, şişe çekme şeklinde de adlandırılan bu uygulamanın hemen hemen hiç yan etkisi ve riski yoktur. Kolay uygulanır, masrafsız, çabuk ve uzun süreli fayda sağlayabilir. Binlerce yıldır kullanılan kupa çekme işlemini her isteyen uygulayabilir. Yasaklanmış iki çukur, bıngıldak ve ense çukuru hariç, her yere kupa çekilebilir.

Tedavi yapılacak yerler temizlendikten sonra vakumlu kupa veya hacamat kupaları uygulanır.

Kupa uygulandığı yerde 5-15 dakika kalabilir. Kupalar alındıktan sonra bölge tekrar antiseptik solüsyonla silinir. Bu şekilde haftada 1-2 defa uygulama yapılabilir. Hastanın ihtiyacına göre tedavi 4-5 hafta devam edebilir.

Kupa Nasıl Uygulanır?

Kupa çekmek için 100 gr., 150 gr., 200 gr., 250 gr. veya 500 gramlık kupalar veya normal mutfak kavanozu, pamuk ve uzun çakmak kullanılır.

Kupanın dibine küçük, ama dip kısmı ince bir tabaka halinde kapatmasına yetecek pamuk parçası yerleştirilir ve çakmakla yakılıp hızlı bir şekilde belirtilen bölgeye yapıştırılır ve duruma göre 10–20 dakika (bazen 1-2 saate kadar) bekletilir.

Sonra, kupa ağzına en yakın olan deriye parmakla bastırılıp, kupanın hava alması sağlanarak kupa alınır ve yerine hafifçe masaj yapılır

Kupa uygulamak için de, hacamat uygulama bölgeleri gibi, farklı rahatsızlıklar için farklı bölgeler tavsiye edilmiştir. Yazıyı fazla uzatmamak için hacamat bölgeleri göz önüne alınarak kupa uygulaması yapılabilir demekle yetinelim.

Yunan tıbbından Arap ve Uzakdoğu tıbbına kadar birçok geleneksel tıbbî sistemlerde hastalıkların zararlı ve kirli kan sebebiyle oluştuğuna ve bu kanın vücuttan çıkarılması ile de hastanın iyileşeceğine inanılır.

Hacamatın kılcal damarlardaki tıkanıklıkları açtığına, kandaki ve dokulardaki toksinleri attığına, bölgesel kan dolaşımını, bölgesel doku beslenmesini ve oksijenlenmesini artırdığına, ödemi azalttığına, karaciğer, dalak ve kemik iliğini uyararak kan yapımını uyardığına, bağışıklık sistemini güçlendirdiğine, ağrı kesici özelliği olduğuna, çeşitli kas spazmlarını ve eklem ağrılarını iyileştirdiğine, bel-boyun fıtığı ve kireçlenmelere iyi geldiğine, dalak ve karaciğer hastalıkları ile enfeksiyon hastalıklarının tedavisine katkıda bulunduğuna ve psikolojik hastalıkların tedavisine yardımcı olduğuna inanılır (3,4).

Dünyada farklı bölgelerde, farklı şekilde uygulanan hacamat hakkında çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. Genellikle gelişmekte olan ülkelerde hacamat ile ilgili yapılan çalışmalarda olumlu sonuçlar bildirilmesine rağmen, Batı Ülkelerinde hacamatın yan etkileri ile ilgili yayınlara daha çok rastlanmaktadır (4,5).

Hacamat hangi hastalıkların tedavisinde kullanılır?

Hacamatın kullanıldığı hastalıklar konusunda modern tıptaki adlandırmalarla endikasyonları saymamız yanlış olur. Doğu kültüründe hastalık sınıflamaları da kendi düşünce sistematiği içinde yapılmaktadır.

Bu düşünce sistematiği içinde hacamatın kullanıldığı durumlar; hastalıkları önleme, sağlıklı kalma, sıcaklık fazlalığı, kan ve enerji (chi) fazlalığı ve durağanlaşması sonucu oluşan hastalıklardır diyebiliriz. Literatür taramasında aşağıdaki hastalıkların tedavisinde hacamatın kullanıldığı görülmektedir:

İslam kültüründe hacamat belli günlerde yapılır. Acil bir ihtiyaç olmadığında Pazar, Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri hacamat yapılması tavsiye edilir. Hicri ayların 17, 19, 21 ve 23. günleri ile Pazartesi ve Perşembe günleri hacamat yaptırmanın sünnet olduğuna inanılır. Hacamatın aç karnına ve sabah yaptırılması tavsiye edilmektedir (3).

Hacamat vücudun belli bölgelerine uygulanır: kafanın arka kısmı, ense, omuzlar, kürek kemikleri arası orta-üst kısmı, kürek kemikleri altı, bel, kuyruk sokumu, diz bölgesi, dizin üst ve alt kısımları, baldırların arka kısmı, ayak bileğinin dış ve iç kısmi. Bu bölgelerin her biri farklı rahatsızlıklar için kullanılır.

Çin’de kullanılan kupa tedavisinin uygulandığı bölgeler ise daha farklıdır ve daha çok lokal etkiden faydalanmak maksadıyla yapılır.

Dinç ve kuvvetli olanlar hariç,70 yaşın üzerinde olup da hayatında hiç hacamat yaptırmamış olanlara, menstruasyon döneminde, gebe kadınlara ve 3 yaşından küçük çocuklara hacamat yapılması çok risklidir (3).

Ayrıca ileri derecede halsizliği olan hastalarda, anemisi olanlarda veya aktif kanayan hemoroid gibi anemiye neden olabilecek sürekli bir kanama odağı olanlarda, vücudunda muhtemel bir protein eksikliğine bağlı ödemi olanlarda da hacamat yapılmamalıdır.

Hepatit veya AIDS gibi bulaşıcı bir hastalık taşıyanlarda hacamat yapılırken kontaminasyon riskinin yüksek olduğu unutulmamalıdır. Hacamatta kullanılan bütün araç gereçler bir defa kullanıldıktan sonra atılmalıdır, aynı hasta için dahi olsa tekrar tekrar kullanılmamalıdır.

Doç. Dr. Memet Işık

EKLEM İÇİ SIVI (HYALÜRONİK ASİT) ENJEKSİYONU

Eklem içi sıvı (Hyalüronik asit); Diz osteoartriti 65 yaşın üzerindeki insanlarda ağrı ve sakatlığa yol açan sık görülen bir hastalıktır. Yaşlanma, aşırı fiziksel aktivite, geçirilmiş cerrahi müdahaleler, aşırı kilolu olma, travmalar ve genetik yatkınlık en önemli risk faktörleridir.

Bu yaygın olmasına rağmen ideal bir tedavisi yoktur. Diz çevresindeki kasların güçlendirilmesi, eklem içi hyalüronik asit enjeksiyonları, eklem çevresi kaslara yönelik İMS, proloterapi ve eklem koruma prensiplerinin öğretilmesi çoğu hastada şikayetleri geçirir. Protez uygulamalarının en sık uygulandığı eklem diz eklemidir.

Hyalüronik asit, eklem kıkırdağında doğal olarak bulunan bir maddedir. Diz eklemi sıvısının kayganlığını sağlar ve kıkırdak hücrelerini koruyucu etkisi vardır. Gonartrozda,eklem içi hyalüronik asit seviyesi azalır, eklemin beslenmesi ve kayganlığı azalır, eklemin yük taşıma kapasitesi azalır.

Eklem içine enjekte edilen hyalüronik asitin esas etkisi ağrıyı kesmek değildir. Doğrudan değil ama dolaylı yoldan ağrı kesici etki gösterebilir. Esas etkisi, eklemde eksilen hyalüronik asidin yerine konularak eklem kayganlığını sağlamak ve kıkırdağın dayanıklılığını artırmaktır.

"<yoastmark

Sağlıklı beslenen ve kayganlığı artan eklemde ağrılar da azalır. Eklemin yük taşıma kapasitesi artar.

Hyalüronik asit enjeksiyonları haftada bir toplam üç veya beş kez uygulanmaktadır. Altı ayda bir yapılan tek dozluk enjeksiyonlar da vardır. Nispeten pahalı bir tedavidir.

Bu ilaçlar sosyal güvenlik kurumları tarafından ödenmemektedir.

Kuru İğne (İMS), proloterapi, PRP gibi tedavi yöntemleri ile kombine edilebilir. Bu tedavi 6–12 ay sonra tekrar edilebilir. İleri yaşlardaki hafif ve orta şiddetli osteoartritlerde, ağır ancak cerrahi müdahale ilgili riski bulunan hastalarda uygun ve güvenli bir tedavi yöntemidir.

Hangi Hastalara Eklem İçi  Sıvı (Hyalüronik asit) enjeksiyonu Yapılmalıdır?

Bu enjeksiyonların ileri yaşlarda yapılması gerektiği gibi yanlış bir kanaat vardır. Bu doğru değildir, bu enjeksiyonlar eklem ve kıkırdak hasarının olduğu her yaşta yapılabilir.

Kadıköy Ağrı Merkezi olarak Eklem içi sıvı (Hyalüronik asit) enjeksiyonu başarılı bir şekilde uygulanmaktadır.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

Ayak Ağrısı

Tendinit Nedir?

Diz ve Ayak Ağrısı Tedavisi Kasların kemiğe yapışmasını sağlayan özelleşmiş ve sertleşmiş kısımlarına tendon (kiriş) denir ve tüm kasların iki ucu tendon şeklinde kemiklere yapışır. Bazı tendonların etrafında tendon kılıfı adı verilen bir kılıf bulunur, bu kılıfla birlikte tendonun enflamasyonuna tenovajinit denir. Tendon etrafındaki sinovia adı verilen yumuşak dokularla birlikte enflame olursa bu duruma tenosinovit denir. Tendinit tendonlardaki aşınma, yıpranma ve kalınlaşmalardan dolayı ortaya çıkan yozlaşmalardır.

Tekrarlayan hareketler, akut veya kronik zorlanmalar, sürtünmeler, vücut yüzeyine yakın tendonların dış şartlardan etkilenmeleri, sportif ve mesleki zorlanmalar, tendon hastalıklarının en önemli sebepleridir. Yaş ilerledikçe tendon ve kasların zedelenme riski artar.

Eklem çevresinde bazı hareketlerle başlayan ya da artan ağrılar, kas gücünün kaybı bu hastalığın en belirgin özelliğidir.  Ağrı ve fonksiyon kaybı başlangıçta zorlu aktiviteler ve hareket sınırının sonunda olurken daha sonra en küçük aktivitelerde ve istirahat halinde bile ağrı olur. Başlangıçta istirahatla geçen ya da azalan ağrılar zamanla sürekli bir hal alır.

TENDİNİT VÜCUTDA  EN SIK NEREDE GÖRÜLÜR?

Diz Ağrısı Tedavisi

Patellar tendinit diz kapağını (patella) tibiaya (incik kemiğine) bağlayan tendonu etkileyen bir hasardır. Patellar tendon ayak kaslarının kullanımında önemli rol oynar. Kasların dize kadar kasılabilmesini sağlayarak topa vurabilmeye, koşabilmeye ve havaya doğru sıçrayabilmeye imkan verir.

Patellar Tendonit (Patellar tendinitis) genel olarak lise çağlarında basketbol, voleybol oynayan erkeklerde görülür. Zıplarken oluşan ağrının en sık rastlanan semptom olması sebebiyle “jumper’s knee” (zıplayıcı dizi) olarak da adlandırılmaktadır.

Daha ileri yaşlarda, aşırı koşma ve zıplama aktiviteleri yapan kişilerde, patoloji apofizden (tendonun yapışma yerinde) ziyade tendonda gözlenir. Yaralanma daha çok patellanın distal kısmındaki yapışma yerindedir. Esas patoloji kemik tendon bileşkesinde çok küçük yırtıkların gelişmesi şeklinde tanımlanmaktadır.

Diz Ayak Ağrısı

Patellar Tendinit Teşhisi:

Patella alt ucunda hassasiyet vardır. Olay ilerledikçe infrapatellar yağ yastığı da hassas hale gelmektedir. Atletlerde genellikle yüksek düzeyde vücut gelişimi beklenmesine rağmen bu tür hastalarda gergin hamstring (arka uyluk kasları) ve zayıf kuadriseps kası (ön uyluk kasları) saptanır. Hastalığın başlangıcında radyolojik görüntülemede normal bulgular gözlenmektedir. İlerleyen olgularda yapışma noktasında dejeneratif değişiklikler gözlenebilir.

Patellar Tendinit Tedavisi:

Akut fazda istirahat, semptomların azalmasını sağlar. Yine egzersiz olarak hamstring germe ve kuadriseps güçlendirme egzersizleri önerilir. Patellar tendon bantlama, tensil (gerilme) güçleri doğru yönlendirerek rahatlama sağlar ancak sorunu ortadan kaldırmaya yetmez. Kronik olguların düzelmesi daha zordur. Derin doku masajı, ultrason ve kortikosteroid iyontoforezi bazı hastalarda fayda sağlamaktadır.

Non operatif girişimlerin yetersiz kalması durumunda nekrotik tendon fibrillerinin eksizyonu ve patella yapışma noktasının kazınması başarılı bulunmuştur. Tendonun kemiğe yapışma bölgesine hipertonik dekstroz enjeksiyonu (proloterapi) yapılabilecek en iyi tedavi yöntemlerinden biridir.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

Kadıköy Ağrı Merkezi

Ağrı, hayatı maalesef olumsuz yönde etkileyen en önemli faktördür. Sizler de ameliyatsız ve ilaçsız ağrılarınızdan kurtulmak için bizlere ulaşınız. 
Başlayalım!
Hemen Ara
Yol Tarifi
Randevu Al
check-square-ophone-squaremap-signs linkedin facebook pinterest youtube rss twitter instagram facebook-blank rss-blank linkedin-blank pinterest youtube twitter instagram