Topuk dikeni, özellikle sabahları ilk adımda hissedilen şiddetli topuk ağrısı ile kendini gösteren yaygın bir ayak rahatsızlığıdır. Kadıköy Ağrı Merkezi olarak, “Topuk dikeni geçer mi?” sorusunu sıkça duyuyoruz. Bu yazımızda topuk dikeni nedir, neden oluşur, belirtileri nelerdir ve en önemlisi topuk dikeni nasıl geçer, detaylıca ele alıyoruz.

Topuk Dikeni Nedir?

Topuk dikeni, topuk kemiğinin altında oluşan kemiksi çıkıntıdır. Genellikle plantar fasiit adı verilen ayak tabanındaki bağ dokusunun iltihaplanması sonucu ortaya çıkar. Uzun süreli ayakta durma, yanlış ayakkabı seçimi, aşırı kilo ve düz tabanlık gibi faktörler topuk dikeni oluşumunda etkilidir.

Topuk Dikeni Belirtileri Nelerdir?

Topuk dikeni olan kişilerde en sık görülen belirti, sabahları yataktan kalkınca ilk adımda hissedilen keskin topuk ağrısıdır. Gün içinde hareket ettikçe ağrı azalabilir, ancak uzun süre ayakta kalınca tekrar şiddetlenebilir. Topukta hassasiyet, şişlik ve bazen kızarıklık da görülebilir.

Topuk Dikeni Geçer mi?

Topuk dikeni, doğru tedavi ve yaşam tarzı değişiklikleriyle büyük oranda geçebilen bir rahatsızlıktır. Ancak tedavi süresi kişiden kişiye değişebilir. Erken dönemde alınan önlemler ve uygun tedavi yöntemleriyle topuk dikeni ağrısı hafifler ve zamanla tamamen geçebilir.

Topuk Dikeni Tedavisi Nasıl Yapılır?

Topuk dikeni tedavisinde öncelikle ağrının ve iltihabın azaltılması hedeflenir. Uygulanan başlıca tedavi yöntemleri şunlardır:

Topuk Dikeni Kendiliğinden Geçer mi?

Topuk dikeni, bazı hafif vakalarda dinlenme ve yaşam tarzı değişiklikleriyle kendiliğinden geçebilir. Ancak çoğu zaman profesyonel bir tedavi gerektirir. Uzun süre devam eden topuk ağrısı varsa mutlaka bir uzmana başvurmak gerekir.

Sonuç: Topuk Dikeni Geçer mi?

Topuk dikeni geçer mi? Evet. Doğru tedavi ve önlemlerle büyük oranda geçebilen bir rahatsızlıktır. Kadıköy Ağrı Merkezi olarak, topuk dikeni tedavisinde kişiye özel çözümler sunuyoruz. Siz de topuk ağrısı yaşıyorsanız, erken teşhis ve tedavi için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Unutmayın, topuk dikeni kaderiniz değil! Doğru tedaviyle sağlıklı adımlar atabilirsiniz.

Bacak ağrısı, günlük yaşamı olumsuz etkileyen yaygın bir sağlık sorunudur. Farklı nedenlere bağlı olarak ortaya çıkabilen bu ağrılar, hafif bir rahatsızlıktan ciddi bir sağlık problemine kadar değişiklik gösterebilir. Bu yazıda, bacak ağrılarının nedenlerini, belirtilerini ve tedavi yöntemlerini ele alacağız.

Bacak Ağrılarının Yaygın Nedenleri

  1. Kas Yorgunluğu ve Zorlanma
    Yoğun fiziksel aktiviteler, spor yaparken aşırı efor sarf etmek veya uzun süre ayakta kalmak kas yorgunluğuna ve ağrıya neden olabilir.

  2. Dolaşım Problemleri
    Varis, damar tıkanıklığı veya periferik arter hastalığı gibi dolaşım sorunları bacaklarda ağrıya yol açabilir. Bu tür ağrılar genellikle uzun süre oturma veya hareketsizlik sonrası artar.

  3. Sinir Sıkışması
    Siyatik sinir sıkışması, bel fıtığı gibi durumlar bacaklarda ağrı ve uyuşma hissine neden olabilir.

  4. Eklem Problemleri
    Diz veya kalça ekleminde artrit gibi rahatsızlıklar, bacak ağrılarının sık görülen nedenlerindendir.

  5. Travma ve Yaralanmalar
    Düşme, çarpma veya spor yaralanmaları sonucu oluşan kas, bağ veya kemik hasarları bacak ağrısına yol açabilir.

Bacak Ağrılarının Belirtileri

Tedavi Yöntemleri

Bacak ağrılarının tedavisi, altta yatan nedene bağlı olarak değişir. İşte bazı yaygın tedavi yöntemleri:

Ne Zaman Doktora Başvurmalısınız?

Eğer bacak ağrınız:

Kadıköy Ağrı Merkezi olarak, bacak ağrılarınızın nedenini belirlemek ve size en uygun tedavi yöntemini sunmak için buradayız. Sağlıklı bir yaşam için uzman kadromuzla yanınızdayız!

Topuk dikeni, özellikle ayak tabanında hissedilen keskin ağrılarla kendini gösteren yaygın bir ortopedik rahatsızlıktır. Günlük yaşamı olumsuz etkileyen bu durum, genellikle sabah ilk adımlarda ya da uzun süre ayakta kalındığında daha belirgin hale gelir. Peki, topuk dikeni nedir ve nasıl tedavi edilir? İşte bu soruların yanıtları...

Topuk Dikeni Nedir?

Topuk dikeni, ayak tabanındaki plantar fasya adı verilen bağ dokusunun iltihaplanması ve bu iltihaplanmanın topuk kemiğinde kalsiyum birikimine yol açmasıyla oluşur. Röntgen görüntülerinde, topuk kemiğinin alt kısmında diken şeklinde bir çıkıntı görülebilir. Ancak bu çıkıntı her zaman ağrıya neden olmaz; ağrının asıl sebebi, plantar fasyanın iltihaplanmasıdır.

Topuk Dikeni Belirtileri Nelerdir?

Eğer bu belirtileri yaşıyorsanız, bir uzmana danışmanız önemlidir. Erken teşhis, tedavi sürecini kolaylaştırır ve yaşam kalitenizi artırır.

Topuk Dikeni Tedavi Yöntemleri

Topuk dikeni tedavisinde, hastanın yaşam tarzına ve ağrının şiddetine göre farklı yöntemler uygulanabilir. İşte en yaygın tedavi seçenekleri:

1. Dinlenme ve Ayak Bakımı

Topuk dikeni tedavisinin ilk adımı, ayaklara binen yükü azaltmaktır. Uzun süre ayakta kalmaktan kaçınmak, rahat ayakkabılar giymek ve gerektiğinde ortopedik tabanlık kullanmak önemlidir.

2. Egzersiz ve Germe Hareketleri

Plantar fasyayı esnetmek ve güçlendirmek için düzenli olarak germe egzersizleri yapılabilir. Bu egzersizler, ayak tabanındaki gerginliği azaltarak ağrıyı hafifletir.

3. Fizik Tedavi

Fizik tedavi yöntemleri, topuk dikeni tedavisinde oldukça etkilidir. Ultrason, lazer tedavisi ve masaj gibi uygulamalar, iltihabı azaltarak iyileşme sürecini hızlandırır.

4. İlaç Tedavisi

Ağrıyı ve iltihabı azaltmak için doktorunuzun önerdiği ağrı kesici ve anti-enflamatuar ilaçlar kullanılabilir. Ancak bu ilaçlar, mutlaka bir uzman kontrolünde alınmalıdır.

5. ESWT (Şok Dalga Tedavisi)

Son yıllarda popüler hale gelen ESWT, topuk dikeni tedavisinde etkili bir yöntemdir. Bu tedavi, ses dalgaları kullanarak iltihaplı bölgeyi hedef alır ve dokuların iyileşmesini destekler.

6. Cerrahi Müdahale

Eğer diğer tedavi yöntemleri sonuç vermezse, cerrahi müdahale bir seçenek olabilir. Ancak bu yöntem, genellikle son çare olarak tercih edilir.

Topuk Dikeni Tedavisinde Dikkat Edilmesi Gerekenler

Kadıköy Ağrı Merkezi ile Sağlıklı Adımlar Atın

Topuk dikeni tedavisinde uzman kadromuz ve modern tedavi yöntemlerimizle yanınızdayız. Kadıköy Ağrı Merkezi olarak, ağrılarınızı hafifletmek ve yaşam kalitenizi artırmak için size özel tedavi planları sunuyoruz. Eğer siz de topuk dikeni ağrılarından şikayetçiyseniz, hemen bizimle iletişime geçin ve sağlıklı adımlar atmaya başlayın!

Unutmayın, ağrısız bir yaşam mümkün!

Topuk Dikeni Nedir?

Topuk dikeni, topuk kemiğinin alt kısmında oluşan kemiksi bir çıkıntıdır. Bu durum, genellikle topuk kemiği ve ayak tabanındaki bağ dokusunun (plantar fasya) aşırı gerilmesi sonucu meydana gelir. Topuk dikeni, özellikle sabahları ilk adımlar atıldığında veya uzun süre oturduktan sonra ayağa kalkıldığında şiddetli ağrıya neden olabilir.

Topuk Dikeninin Nedenleri

Topuk dikeni, çeşitli faktörlerin bir araya gelmesiyle oluşabilir. İşte başlıca nedenleri:

  1. Aşırı Yüklenme: Uzun süre ayakta kalmak, koşmak veya zıplamak gibi aktiviteler topuk dikeni riskini artırabilir.
  2. Yanlış Ayakkabı Seçimi: Desteksiz veya uygun olmayan ayakkabılar giymek, ayak yapısına zarar vererek topuk dikeni oluşumuna yol açabilir.
  3. Aşırı Kilo: Fazla kilo, ayaklara ekstra yük bindirerek topuk dikeni riskini artırır.
  4. Ayak Yapısı: Düz tabanlık veya yüksek kavisli ayak yapısı, topuk dikeni gelişimine zemin hazırlayabilir.
  5. Yaş: Yaş ilerledikçe, ayaklardaki bağ dokuları esnekliğini kaybedebilir ve bu da topuk dikeni riskini artırır.

Topuk Dikeninin Belirtileri

Topuk dikeni belirtileri genellikle yavaş yavaş gelişir ve zamanla şiddetlenir. En yaygın belirtiler şunlardır:

Topuk Dikeninin Tedavi Yöntemleri

Topuk dikeni tedavisinde çeşitli yöntemler kullanılabilir. İşte en yaygın tedavi seçenekleri:

  1. Dinlenme ve Buz Uygulaması: Ağrıyı hafifletmek için topuğa buz uygulamak ve dinlenmek önemlidir.
  2. Egzersiz ve Germe: Ayak ve baldır kaslarını güçlendiren ve esneten egzersizler yapmak, topuk dikeni ağrısını azaltabilir.
  3. Ortopedik Ayakkabılar ve Tabanlıklar: Destekleyici ayakkabılar ve özel tabanlıklar kullanmak, topuk dikeni ağrısını hafifletebilir.
  4. İlaç Tedavisi: Ağrı kesiciler ve anti-enflamatuar ilaçlar, ağrıyı ve iltihabı azaltmada yardımcı olabilir.
  5. Fizik Tedavi: Uzman bir fizyoterapist eşliğinde yapılan tedavi, topuk dikeni ağrısını hafifletebilir.
  6. Cerrahi Müdahale: Diğer tedavi yöntemleri başarısız olduğunda, cerrahi müdahale gerekebilir.

Topuk dikeni, yaşam kalitesini olumsuz etkileyen bir durumdur. Ancak, doğru tedavi yöntemleri ve önlemlerle bu sorunun üstesinden gelmek mümkündür. Eğer topuk dikeni belirtileri yaşıyorsanız, bir uzmana başvurarak uygun tedavi yöntemlerini öğrenmeniz önemlidir.

Kadıköy Ağrı Merkezi olarak, topuk dikeni ve diğer ağrı sorunlarınızda yanınızdayız. Sağlıklı günler dileriz!

Topuk Dikeni Nedir?

Topuk dikeni, topuğun alt kısmında hissedilen şiddetli ağrıya sebep olan bir rahatsızlıktır. Genellikle plantar fasiit adı verilen bir durumun sonucunda ortaya çıkar. Plantar fasiit, topuk tabanında bulunan kalın bağ dokusunun iltihaplanmasıdır. Bu iltihaplanma, topuğa basıldığında şiddetli ağrıya neden olur.

Topuk Dikeni Neden Olur?

Topuk dikeni (plantar fasiit), ayak tabanının alt kısmında yer alan plantar fasya adı verilen bağ dokusunun iltihaplanması sonucu oluşan ağrılı bir durumdur. Bu rahatsızlık genellikle topuk bölgesinde keskin, rahatsız edici bir ağrıya yol açar. Topuk dikeni genellikle sabahları ilk adımları atarken veya uzun süre ayakta kaldıktan sonra daha belirgin hale gelir. Peki, topuk dikeni neden olur? Genellikle, aşırı ayak yüklemesi, yanlış ayakkabı giyimi, düz tabanlık, yüksek topuklu ayakkabı kullanımı gibi faktörler, plantar fasyanın mikro yırtıklara maruz kalmasına neden olabilir. Ayrıca, obezite, aşırı kilo taşıma da topuk dikeni riskini artırabilir. Bu durum ayrıca yaşla da ilişkilendirilebilir.

Topuk Dikeni Belirtileri Nelerdir?

Topuk dikeni, genellikle topuk bölgesinin alt kısmında yoğunlaşan şiddetli ağrı ile karakterize edilen bir durumdur. Bu ağrı, özellikle sabahları ilk adımları atarken veya uzun süre ayakta kaldıktan sonra daha belirgin hale gelebilir. Topuk dikeni belirtileri arasında topuk altında veya ortasında keskin bir ağrı, ayak tabanının topuk bölgesinde hassasiyet, sızlama veya yanma hissi, hareketle artan rahatsızlık ve ayakkabı giyerken veya yürürken duyulan ağrı yer alır. Bu belirtiler, plantar fasiit adı verilen bağ dokusunun iltihaplanması nedeniyle oluşur ve kişiden kişiye şiddet ve süre açısından farklılık gösterebilir.

Topuk Dikeni Tedavi Yöntemleri

Topuk dikeni tedavi yöntemleri, ağrının azaltılması, iyileşmenin teşvik edilmesi ve nükslerin önlenmesini amaçlayan çeşitli yaklaşımları içerir. İlk olarak, ağrının hafifletilmesi için dinlenme ve aşırı ayak yüklemesinden kaçınılması önerilir. Uygun ayakkabı seçimi, destekleyici tabanlıkların kullanımı ve topuk yastıkları ağrının hafifletilmesine yardımcı olabilir. Ayrıca, fizik tedavi seansları ve egzersiz programları, ayak tabanının güçlendirilmesine ve esnekliğinin artırılmasına katkı sağlayabilir. Steroid enjeksiyonları ağrıyı hızla azaltabilir, ancak uzun vadede sınırlı etkili olabilir. Cerrahi müdahale nadiren gereklidir ve en son çare olarak düşünülür, yani diğer tedavi seçenekleri işe yaramazsa veya ciddi ağrı devam ederse uygulanır.

Topuk dikeni tedavisi, bireyin özgün koşullarına ve semptomlarının şiddetine göre kişiselleştirilmelidir. Tedavi planı genellikle doktorun değerlendirmesine dayanarak belirlenir, bu nedenle rahatsızlığı olan kişilerin bir sağlık profesyoneliyle görüşmeleri önemlidir.

Topuk Dikeni Önleme Yöntemleri

Topuk dikeni riskini azaltmak veya önlemek için aşağıdaki yöntemlere dikkat etmek önemlidir. İlk olarak, uygun ayakkabı giyimi büyük bir rol oynar. Ayak yapınıza uygun ayakkabılar seçmek, özellikle topuk bölgesinin iyi desteklendiği, rahat ve yeterli yastıklama sağlayan ayakkabılar tercih etmek topuk dikeni riskini azaltabilir. Ayrıca, düz tabanlık veya aşırı yüksek topuklu ayakkabılardan kaçınılmalıdır. Ayak tabanı ve bilek esnekliğini artırmak için düzenli olarak ayak egzersizleri yapmak, kasları güçlendirmek ve aşırı kilodan kaçınmak da topuk dikeni önleme açısından önemlidir. Ayakları fazla zorlamamak için uzun süre ayakta kalmaktan veya aşırı yürüyüşten kaçınılmalıdır. Ayrıca, düzenli olarak dinlenme molası vermek ve gerektiğinde ağrıyı dikkate alarak uygun önlemleri almak topuk dikeni riskini azaltabilir. Eğer topuk dikeni belirtileri başlarsa, erken aşamada tedaviye başlamak, ilerlemesini önlemek veya şiddetini azaltmak için önemlidir. Bu nedenle, ağrı veya rahatsızlık hissettiğinizde bir sağlık profesyoneline danışmak önemlidir.

Topuk dikeni, günlük yaşamı olumsuz etkileyen şiddetli bir ağrıya neden olan bir rahatsızlıktır. Doğru tanı ve tedavi yöntemleri ile bu sorunun üstesinden gelinebilir. Ancak, topuk dikeni riskini azaltmak için önleyici önlemler almak da oldukça önemlidir. Sağlıklı ayaklar için düzenli olarak ayak bakımı yapmak ve ayak sağlığına dikkat etmek gerekmektedir.

Topuk Dikeni Nedir?

Topuk dikeni (plantar fasçiit), topuk bölgesinde yaygın olarak görülen bir ayak rahatsızlığıdır. Genellikle topuk tabanının iç kısmında yer alan plantar fasya adı verilen bir doku inflamasyonu veya tahrişi sonucu ortaya çıkar. Plantar fasya, ayak kavisinin desteklenmesine yardımcı olan ve ayak tabanını topuğa bağlayan bir bağ dokusudur.

Topuk dikeninin belirtileri nelerdir?

Topuk dikeni genellikle ağrı, hassasiyet ve baskı hissiyle kendini gösterir. Sabahları ilk adımlarda veya uzun süre hareketsiz kalındıktan sonra ağrı daha belirgin olabilir. Aktivite sırasında veya uzun süre ayakta kaldıktan sonra da şiddetlenebilir. Topuk dikeni genellikle bireysel faktörler, yanlış ayakkabı seçimi, aşırı kilo, yüksek ayak tabanı, düşük ayak kavisleri, ayak deformiteleri veya aşırı fiziksel aktivite gibi nedenlerden kaynaklanabilir.

Topuk dikeni tedavisi nasıl yapılır?

Topuk dikeni tedavisi genellikle ağrının hafifletilmesini, inflamasyonun azaltılmasını ve plantar fasyanın iyileşmesini hedefler. Dinlenme, buz uygulama, ayak tabanı desteği sağlayan özel tabanlık veya ayakkabı kullanımı, egzersizler, fizik tedavi, ilaçlar ve nadir durumlarda cerrahi müdahale gibi tedavi yöntemleri uygulanabilir. Tedavi genellikle semptomların hafifletilmesine ve hastanın günlük aktivitelerini yeniden yapabilmesine odaklanır.

Ancak topuk ağrınız varsa, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir. Doğru tanı ve tedavi için bir podolog veya ortopedist gibi uzman bir sağlık profesyoneline başvurmanız tavsiye edilir.

Topuk dikeni ilacı var mıdır?

Topuk dikeni için özel olarak formüle edilmiş bazı ilaçlar bulunmaktadır. Bunlar genellikle ağrıyı hafifletmeye, inflamasyonu azaltmaya ve iyileşmeyi desteklemeye yardımcı olur. Ancak, topuk dikeni tedavisinde ilaçlar genellikle semptomların yönetimine yöneliktir ve asıl tedavi planının bir parçası olarak kullanılırlar.

Nonsteroid antiinflamatuar ilaçlar (NSAID'ler) topuk dikeni ağrısı için sıklıkla reçete edilen ilaçlardır. Bunlar, ağrıyı hafifletmek ve inflamasyonu azaltmak için kullanılır. Örneğin, ibuprofen veya naproksen gibi ilaçlar bu kategoriye dahildir. Bununla birlikte, NSAID'ler uzun süreli kullanımda bazı yan etkilere neden olabilir, bu nedenle doktorunuzun yönlendirmelerine göre kullanmanız önemlidir.

Ağrı kesiciler veya analjezikler de topuk dikeni ağrısının geçici olarak hafifletilmesine yardımcı olabilir. Bunlar genellikle ağrıyı azaltmak ve rahatlama sağlamak için kullanılır. Bunlar, asetaminofen veya bazı opioid olmayan ağrı kesiciler gibi ilaçları içerebilir. Ancak, ağrı kesiciler semptomları tedavi ederken, asıl sorunu çözmezler.

İlaç kullanımıyla ilgili kararlarınızı bir sağlık uzmanıyla görüşmeniz önemlidir. Doktorunuz, semptomlarınıza, sağlık durumunuza ve diğer ilaçlarınıza dayanarak en uygun tedavi planını size önerecektir. Ayrıca, topuk dikeni tedavisinde ilaçların yanı sıra diğer tedavi yöntemlerini de kullanmanız gerekebilir, bu nedenle bir uzmana danışmak önemlidir.

Bacaklarda ağrı ve sızlama birçok farklı nedenden kaynaklanabilir. Bu nedenler arasında kas ve tendon yaralanmaları (kas gerginliği, kas spazmları, tendonit), sinir sıkışması (bel fıtığı, siyatik sinir sıkışması), dolaşım sorunları (varisler, derin ven trombozu), eklem rahatsızlıkları (osteoartrit, romatoid artrit), kas-iskelet sistemi sorunları (kırıklar, burkulmalar, bursit), enfeksiyonlar (sellülit, osteomiyelit) ve inflamatuar durumlar (fibromiyalji, polimiyalji romatika) yer alabilir. Ayrıca, bacaklarda ağrı ve sızlama bazen sistemik hastalıkların belirtisi olabilir, bunlar arasında diyabet, böbrek hastalıkları, tiroid sorunları veya bazı kanser türleri yer alabilir. Bununla birlikte, bacak ağrısının nedeni bazen belirlenemeyebilir ve bu duruma "idiyopatik bacak ağrısı" denir. Bacak ağrısı şikayetiyle karşılaşırsanız, bir sağlık uzmanına danışmak ve doğru tanı ve tedavi için gerekli değerlendirmeleri yaptırmak önemlidir.

Bacaklarda ağrı ve sızlamanın yaygın nedenlerinden bazıları:

Bu sadece bazı olası nedenlerdir. Bacaklarda ağrı ve sızlama yaşadığınız durumda, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir. Uzman, semptomlarınıza ve tıbbi geçmişinize dayanarak doğru tanıyı koyabilir ve uygun tedavi seçeneklerini önerebilir.

Bacaklarda Ağrı ve Sızlama

Bacaklarda Ağrı ve Sızlama

Bacaklarda ağrı ve sızlama şikayetinin tedavisi için neler yapılabilir?

Bacaklarda ağrı ve sızlama şikayetinin tedavisi için aşağıdaki yöntemler kullanılabilir:

Bu tedavi yöntemleri, bacaklarda ağrı ve sızlamaya genel bir yaklaşımdır. Ancak her bireyin durumu farklı olabilir, bu nedenle doktorunuzun önerilerini dikkate almanız önemlidir.

Bacak ağrısı hangi hastalığın belirtisi olabilir?

Bacak ağrısı farklı hastalıkların belirtisi olabilir. İşte bazı yaygın hastalıklar ve durumlar:

Bu sadece bazı örneklerdir ve bacak ağrısının nedenleri çok çeşitli olabilir. Bacak ağrısı şikayetiniz varsa, bir sağlık uzmanıyla görüşmek ve doğru tanıyı almak önemlidir.

Bizi haritada bulun

Hacamat Tedavisi

Arapça bir kelimeden türetilen hacamat kelime anlamı olarak “emme” anlamına gelmektedir. Terminolojik olarak anlamı ise herhangi bir hastalıktan dolayı veya sağlıklı kalmak maksadıyla vücudun belli bölgelerini hafifçe çizip üzerine boynuz, bardak veya şişe oturtarak kan alma işlemine denir.

Kan aldırmadan sadece kupa uygulayarak yapılan tedaviye de kuru hacamat veya kupa tedavisi denilmektedir. Kupa tedavisi sıcak kupa veya vakumlu kupa olarak da ikiye ayrılabilir.

Hint Tıbbında (Ayurveda) ve Mısırlılarda kan aldırma tedavisinin milattan önceki yıllara da uygulandığı görülmektedir (1). Günümüzde modern tıbbî uygulamalarda seyrek de olsa bazı hastalıkların tedavisinde hacamat kullanılmaktadır.

Hacamat, Arap Tıbbında, İslam öncesi dönemlerde de bir tedavi metodu olarak sıkça kullanılıyordu. Hz. Muhammed’in de birçok defa hacamat yaptırdığı ve hacamat yaptırmayı teşvik ettiği bildirilmektedir.

İbn-i Hacer, Allah Resulü’nün başağrısını tedavi ettirmek için başından hacamat yaptırdığını rivayet etmiştir (2). Sahih-i Buhari’nin “Kitabu’t-Tıbb” kısmında 11-15. bölümlerde hacamat yaptırmak ve tedavi olmakla ilgili birçok hadis-i şerif rivayet edilmiştir. Sünnet olarak hacamat yaptırmak ise tedavi olmak ve sünnete uymak maksadıyla yapılan hacamattır.

Hacamat Nasıl Yapılır?

Hacamat yapılacak yer bir antiseptik solüsyon ile silindikten sonra hacamat kupaları veya vakumlar yerleştirilir. Beş dakika kadar beklendikten sonra uygulanan kupa uygulandığı yerden alınır ve bu kısım neşterle veya zemberek denilen bir aletle 1 mm’den derin ve 1 cm’den uzun olmayacak şekilde çizilir.

Bir şekilde 15-20 çizik atılır. Daha derin ve uzun çizenler de vardır. Fakat daha derin çizikler hastada ciddi ağrıya ve kan kaybına neden olabileceğinden tavsiye edilmemektedir. Hacamat kupaları tekrar aynı yerlere vakumlanır ve kupaların içine kan dolması beklenir.

Biriken kan kupadan boşaltılarak aynı yerlere ikinci defa kupa uygulanabilir ve berrak kan gelinceye kadar bu işlem 1-3 defa tekrarlanabilir.

Kan gelme durduktan sonra antisaptik bir solüsyonla pansuman yapılarak kapatılır. Haccamlara göre hacamat bittikten sonra kesiklere dokunmadan, kanın durmasını ve kurumasını beklemek gerekir.

Kanı silmeye, kesiklere antiseptik kullanmaya, merhem sürmeye veya bantlamaya gerek yoktur. Çünkü taze kesikler için kandan daha iyi yara temizleyici, kapatıcı, enfeksiyondan koruyucu ve iyileştirici bir şey yoktur.

Kesikler üzerinde kandan oluşmuş kabukları kurcalayarak, enfeksiyona yol açmamak gerekir (3).

Acil durumlarda hacamat her zaman yapılabilir. Sünnet olarak yapılan hacamat ise Pazar, Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri yapılabilir. Fakat hacamat için en uygun zaman dilimi hicrî ayların 17., 19., 21., 23. günleri ile Pazartesi ve Perşembe günleridir. Saat olarak en iyi zaman ise güneşin doğuşundan sonraki 2. ve 3. saatlerdir.

Hacamat aç karnına yapılması tavsiye edilir.

Hacamatın yapıldığı Bölgeler

Akupunktur nokları gib çok hassas tarif edilmemiş olsa da hacamatın klasik olarak uygulandığı bölgeler ve bu bölgelerin kullanıldığı endikasyonlar vardır. Şunu unutmamak gerekir ki bu bölgelerin kullanımı ile ilgili kanıta dayalı bir veri yoktur.

Bu bölgeler yüzyıllardan beri haccamlar tarafından kullanılagelen yerlerdir. Bu noktaları ve hangi hastalıklarda kullanıldığını özetleyecek olursak:

Kafa arkası: Ruh hastalıklarında, psikolojik problemlerde, kulak ağrısı ve çınlamasında, baş ağrısında ve dönmesinde, yara, egzama, uçuk, sedef ve saç dökülmesinde, göz ve göz kapakları, ağız, diş, diş etleri ve burun hastalıklarında, yeni başlayan katarakt tedavisinde tavsiye edilmektedir.

Ense çukurunun altı (boyun): Göz ve göz kapağı hastalıklarında (arpacık, göz kapağı ağrıları ve ödemi), ağız kokusunda, diş ve diş eti hastalıklarında, tiroit ve lenf bezi hastalıklarının tedavisinde kullanılmaktadır.

Kulak altı ve biraz arkası: Kulak, burun, boğaz ve göz hastalıklarında, ön dişler ve köpek dişlerinden kaynaklanan ağrılarda, başağrılarında, karaciğer ve safra kesesi sancılarında, baş titremesinde kullanılmaktadır.

Omuzlar: Akciğer hastalıkları ve yüksek tansiyon, baş ağrısı ve baş dönmesi, kepek, saç dökülmesi, boyun kireçlenmesi ve fıtığı, kol-omuz ağrıları, hormon dengesizliği gibi rahatsızlıklarda kullanılır.

Kürek kemikleri arası: Skapulaların tam ortaya değil, biraz yukarına kupa kapatılır. Akciğer, kalp, pankreas ve safra kesesi hastalıklarında kullanılır.

Kürek kemikleri altı: Bel ağrısı ve bel fıtığında, karın ağrısında, mide ve karaciğer hastalıklarında kullanılır.

Bel: İdrar tutamama, bel ağrısı, fıtık, böbrek rahatsızlıkları ve kadın-erkek hastalıklarında tercih edilir.

Kuyruk sokumu: Prostat, lenfödem, basur, adet düzensizliğinde kullanılır.

Dizlerin üstü ve altı, iç ve dış kısımları: Diz ağrısı ve diz hastalıklarında, adet düzensizliğinde, basur, varis, baldır ve ayak yaralarında, mide, karaciğer, safra kesesi ve böbrek rahatsızlıklarında kullanılır.

Baldırlar (arka kısmı): Yüksek tansiyon, sedef, bacaktaki ödem, idrar yolları ve böbrek hastalıklarında, baş ağrısı, baldır ve ayak ağrılarında ve buralardaki yaralarda kullanılır.

Ayak bileği dış kısmı: Siyatik ağrılarında, varis, gut ve bacak ödemlerinde kullanılılr.

Ayak bileği iç kısmi: Adet düzensizliği ve hemoroid tedavisinde kullanılır (3).

İdeal olan hastalanmadan önce, koruyucu amaçla hacamat yaptırmaktır.

Kupa Çekme-Küçük Hacamat-Kuru Hacamat
Halk arasında kavanoz kapatma, bardak kapatma, şişe çekme şeklinde de adlandırılan bu uygulamanın hemen hemen hiç yan etkisi ve riski yoktur. Kolay uygulanır, masrafsız, çabuk ve uzun süreli fayda sağlayabilir. Binlerce yıldır kullanılan kupa çekme işlemini her isteyen uygulayabilir. Yasaklanmış iki çukur, bıngıldak ve ense çukuru hariç, her yere kupa çekilebilir.

Tedavi yapılacak yerler temizlendikten sonra vakumlu kupa veya hacamat kupaları uygulanır.

Kupa uygulandığı yerde 5-15 dakika kalabilir. Kupalar alındıktan sonra bölge tekrar antiseptik solüsyonla silinir. Bu şekilde haftada 1-2 defa uygulama yapılabilir. Hastanın ihtiyacına göre tedavi 4-5 hafta devam edebilir.

Kupa Nasıl Uygulanır?

Kupa çekmek için 100 gr., 150 gr., 200 gr., 250 gr. veya 500 gramlık kupalar veya normal mutfak kavanozu, pamuk ve uzun çakmak kullanılır.

Kupanın dibine küçük, ama dip kısmı ince bir tabaka halinde kapatmasına yetecek pamuk parçası yerleştirilir ve çakmakla yakılıp hızlı bir şekilde belirtilen bölgeye yapıştırılır ve duruma göre 10–20 dakika (bazen 1-2 saate kadar) bekletilir.

Sonra, kupa ağzına en yakın olan deriye parmakla bastırılıp, kupanın hava alması sağlanarak kupa alınır ve yerine hafifçe masaj yapılır

Kupa uygulamak için de, hacamat uygulama bölgeleri gibi, farklı rahatsızlıklar için farklı bölgeler tavsiye edilmiştir. Yazıyı fazla uzatmamak için hacamat bölgeleri göz önüne alınarak kupa uygulaması yapılabilir demekle yetinelim.

Yunan tıbbından Arap ve Uzakdoğu tıbbına kadar birçok geleneksel tıbbî sistemlerde hastalıkların zararlı ve kirli kan sebebiyle oluştuğuna ve bu kanın vücuttan çıkarılması ile de hastanın iyileşeceğine inanılır.

Hacamatın kılcal damarlardaki tıkanıklıkları açtığına, kandaki ve dokulardaki toksinleri attığına, bölgesel kan dolaşımını, bölgesel doku beslenmesini ve oksijenlenmesini artırdığına, ödemi azalttığına, karaciğer, dalak ve kemik iliğini uyararak kan yapımını uyardığına, bağışıklık sistemini güçlendirdiğine, ağrı kesici özelliği olduğuna, çeşitli kas spazmlarını ve eklem ağrılarını iyileştirdiğine, bel-boyun fıtığı ve kireçlenmelere iyi geldiğine, dalak ve karaciğer hastalıkları ile enfeksiyon hastalıklarının tedavisine katkıda bulunduğuna ve psikolojik hastalıkların tedavisine yardımcı olduğuna inanılır (3,4).

Dünyada farklı bölgelerde, farklı şekilde uygulanan hacamat hakkında çeşitli araştırmalar yapılmaktadır. Genellikle gelişmekte olan ülkelerde hacamat ile ilgili yapılan çalışmalarda olumlu sonuçlar bildirilmesine rağmen, Batı Ülkelerinde hacamatın yan etkileri ile ilgili yayınlara daha çok rastlanmaktadır (4,5).

Hacamat hangi hastalıkların tedavisinde kullanılır?

Hacamatın kullanıldığı hastalıklar konusunda modern tıptaki adlandırmalarla endikasyonları saymamız yanlış olur. Doğu kültüründe hastalık sınıflamaları da kendi düşünce sistematiği içinde yapılmaktadır.

Bu düşünce sistematiği içinde hacamatın kullanıldığı durumlar; hastalıkları önleme, sağlıklı kalma, sıcaklık fazlalığı, kan ve enerji (chi) fazlalığı ve durağanlaşması sonucu oluşan hastalıklardır diyebiliriz. Literatür taramasında aşağıdaki hastalıkların tedavisinde hacamatın kullanıldığı görülmektedir:

İslam kültüründe hacamat belli günlerde yapılır. Acil bir ihtiyaç olmadığında Pazar, Pazartesi, Salı ve Perşembe günleri hacamat yapılması tavsiye edilir. Hicri ayların 17, 19, 21 ve 23. günleri ile Pazartesi ve Perşembe günleri hacamat yaptırmanın sünnet olduğuna inanılır. Hacamatın aç karnına ve sabah yaptırılması tavsiye edilmektedir (3).

Hacamat vücudun belli bölgelerine uygulanır: kafanın arka kısmı, ense, omuzlar, kürek kemikleri arası orta-üst kısmı, kürek kemikleri altı, bel, kuyruk sokumu, diz bölgesi, dizin üst ve alt kısımları, baldırların arka kısmı, ayak bileğinin dış ve iç kısmi. Bu bölgelerin her biri farklı rahatsızlıklar için kullanılır.

Çin’de kullanılan kupa tedavisinin uygulandığı bölgeler ise daha farklıdır ve daha çok lokal etkiden faydalanmak maksadıyla yapılır.

Dinç ve kuvvetli olanlar hariç,70 yaşın üzerinde olup da hayatında hiç hacamat yaptırmamış olanlara, menstruasyon döneminde, gebe kadınlara ve 3 yaşından küçük çocuklara hacamat yapılması çok risklidir (3).

Ayrıca ileri derecede halsizliği olan hastalarda, anemisi olanlarda veya aktif kanayan hemoroid gibi anemiye neden olabilecek sürekli bir kanama odağı olanlarda, vücudunda muhtemel bir protein eksikliğine bağlı ödemi olanlarda da hacamat yapılmamalıdır.

Hepatit veya AIDS gibi bulaşıcı bir hastalık taşıyanlarda hacamat yapılırken kontaminasyon riskinin yüksek olduğu unutulmamalıdır. Hacamatta kullanılan bütün araç gereçler bir defa kullanıldıktan sonra atılmalıdır, aynı hasta için dahi olsa tekrar tekrar kullanılmamalıdır.

Doç. Dr. Memet Işık

TOPUK DİKENİ NEDİR?

topuk dikeni tedavisi, topuk dikeni fizik tedavi, topuk dikeni ilaç tedavi, topuk dikeni

Topuk dikeni ,Topuk bölgesinde tespit edilen ağrıların birçok sebebi olabilir. Bu ağrılara neden olanlardan biri de topuk dikenidir. Topuk dikeni, ayak tabanının normal anatomik yapısında bulunan bir zarın topuk kemiğine yapıştığı bölgenin enflamasyonu sonucunda ortaya çıkar. İlk ve en önemli belirtisi topuk ağrısıdır.

Topuk Dikeni Kimlerde Görülür?

Mesleği yada kişiliği nedeniyle uzun süre sert zeminde ayakta duran, kilolu kişilerde ve yalınayak yürüme alışkanlığı olanlarda sıklıkla görülür.

Topuk Dikeni Bulunan Kişilerde Temel Şikayetler Nelerdir?

Hastalar en çok günün ilk saatlerinde yataktan kalktıktan sonraki ilk birkaç adımda şiddetli topuk ağrı hissederler. Bu ağrı üzerine basıldığında topuğun altında bir çivi varmış gibidir. Gün içinde yürüdükçe ağrı yavaş yavaş azalır.

Topuk Dikeni Tanısı Nasıl Konulur?

Topuk dikeninin tanısında muayene çok önemlidir. Hastanın öyküsüne ve klinik durumuna göre tanı konulur. Muayene sırasında topuğunun altına bastırıldığında ağrı hissediliyorsa, topuk röntgeni istenmelidir.

Topuk Dikeni Hastalarına Önerileriz Nedir?

Topuk dikeni teşhisi konulması durumunda hastaya ilk olarak ağrıyı yaratan aktivitelerden uzak durması önerilir. Topuk dikeni olan hastalar; yalınayak yürümemeli, yumuşak tabanlı bir terlik kullanmalı ve sert tabanlı ayakkabılar yerine mümkünse spor ayakkabıları tercih etmelilerdir. Bu önlemlerin dışında, silikon topuk desteklerinin kullanılması da tavsiye edilebilir.

Topuk Dikeni Tedavisi

Topuk dikeninin tedavisinde öncelikle; ağrı kesici ilaçlar, ağrı kesici kremler eşliğinde masaj ve soğuk uygulama önerilir. Masaj uygulaması ayak parmaklarını geriye çekerek topuk üzerine 5 dakika boyunca soğuk uyguladıktan sonra ağrı kesici kremler sürülerek yapılmalıdır. Masaj uygulamasıyla birlikte yumuşak tabanlı ayakkabı kullanılması sonucunda hastaların çoğunda ek tedaviye gerek kalmadan şikayetler geçmektedir.

Burada unutulmaması gereken; topuk dikeninin yavaş yavaş başlayan bir hastalık olduğu gibi iyileşmesinin de 1 günde olmayacağıdır. Topuktaki ağrının geçmesi yaklaşık bir ay sürebilmektedir.

Masaj ve soğuk uygulamasından fayda görmeyen hastaların tedavisinde başka birçok seçenek bulunmaktadır. Bu tedavi yöntemlerinden en sık uygulanılanı, topuğun altından enjeksiyon yapılmasıdır. Enjeksiyondan önce hastanın işlem sırasında ağrı duymaması için topuktan ya da ayak bileğinden uyuşturucu iğne yapılır. Burada kortizon iğnesi, ozon ve hastanın kendi kanından hazırlanan PRP enjeksiyonları kullanılmaktadır.

Enjeksiyonların hedefi topuktaki iyileşmeyen dokunun iyileşmesinin hızlandırılması ve ağrının dindirilmesidir. Bu uygulama sonrasında ağrı büyük oranda geçmektedir. İlk uygulama sonrasında ağrısı devam eden hastalara iki hafta sonra tekrar enjeksiyon yapılabilir.

Sağlık sorunu nedeniyle enjeksiyon uygulanması sakıncalı olan hastalara veya bu tedaviden olumlu cevap alamayan kişilere, şok dalga (ESWT) ve lazer tedavisi uygulanabilir.

Halk arasında bu işlemde röntgende görülen kemik çıkıntısının kırıldığı düşünülmektedir. Yapılan şey aslında topuk bölgesinde ağrıya neden olan iyileşmeyen dokunun, kontrollü bir şekilde yeniden tahrip edilerek iyileşme hızının artırılmasıdır.

Topuk dikeni sorunu olan hastaların çok azında ameliyata ihtiyaç duyulmaktadır. Bu hastalığın tedavisinde ameliyat en son seçenektir ve çoğu hastada ameliyata gerek kalmadan tedavi başarılı bir şekilde tamamlanır.
Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

Ayak Ağrısı

Tendinit Nedir?

Diz ve Ayak Ağrısı Tedavisi Kasların kemiğe yapışmasını sağlayan özelleşmiş ve sertleşmiş kısımlarına tendon (kiriş) denir ve tüm kasların iki ucu tendon şeklinde kemiklere yapışır. Bazı tendonların etrafında tendon kılıfı adı verilen bir kılıf bulunur, bu kılıfla birlikte tendonun enflamasyonuna tenovajinit denir. Tendon etrafındaki sinovia adı verilen yumuşak dokularla birlikte enflame olursa bu duruma tenosinovit denir. Tendinit tendonlardaki aşınma, yıpranma ve kalınlaşmalardan dolayı ortaya çıkan yozlaşmalardır.

Tekrarlayan hareketler, akut veya kronik zorlanmalar, sürtünmeler, vücut yüzeyine yakın tendonların dış şartlardan etkilenmeleri, sportif ve mesleki zorlanmalar, tendon hastalıklarının en önemli sebepleridir. Yaş ilerledikçe tendon ve kasların zedelenme riski artar.

Eklem çevresinde bazı hareketlerle başlayan ya da artan ağrılar, kas gücünün kaybı bu hastalığın en belirgin özelliğidir.  Ağrı ve fonksiyon kaybı başlangıçta zorlu aktiviteler ve hareket sınırının sonunda olurken daha sonra en küçük aktivitelerde ve istirahat halinde bile ağrı olur. Başlangıçta istirahatla geçen ya da azalan ağrılar zamanla sürekli bir hal alır.

TENDİNİT VÜCUTDA  EN SIK NEREDE GÖRÜLÜR?

Diz Ağrısı Tedavisi

Patellar tendinit diz kapağını (patella) tibiaya (incik kemiğine) bağlayan tendonu etkileyen bir hasardır. Patellar tendon ayak kaslarının kullanımında önemli rol oynar. Kasların dize kadar kasılabilmesini sağlayarak topa vurabilmeye, koşabilmeye ve havaya doğru sıçrayabilmeye imkan verir.

Patellar Tendonit (Patellar tendinitis) genel olarak lise çağlarında basketbol, voleybol oynayan erkeklerde görülür. Zıplarken oluşan ağrının en sık rastlanan semptom olması sebebiyle “jumper’s knee” (zıplayıcı dizi) olarak da adlandırılmaktadır.

Daha ileri yaşlarda, aşırı koşma ve zıplama aktiviteleri yapan kişilerde, patoloji apofizden (tendonun yapışma yerinde) ziyade tendonda gözlenir. Yaralanma daha çok patellanın distal kısmındaki yapışma yerindedir. Esas patoloji kemik tendon bileşkesinde çok küçük yırtıkların gelişmesi şeklinde tanımlanmaktadır.

Diz Ayak Ağrısı

Patellar Tendinit Teşhisi:

Patella alt ucunda hassasiyet vardır. Olay ilerledikçe infrapatellar yağ yastığı da hassas hale gelmektedir. Atletlerde genellikle yüksek düzeyde vücut gelişimi beklenmesine rağmen bu tür hastalarda gergin hamstring (arka uyluk kasları) ve zayıf kuadriseps kası (ön uyluk kasları) saptanır. Hastalığın başlangıcında radyolojik görüntülemede normal bulgular gözlenmektedir. İlerleyen olgularda yapışma noktasında dejeneratif değişiklikler gözlenebilir.

Patellar Tendinit Tedavisi:

Akut fazda istirahat, semptomların azalmasını sağlar. Yine egzersiz olarak hamstring germe ve kuadriseps güçlendirme egzersizleri önerilir. Patellar tendon bantlama, tensil (gerilme) güçleri doğru yönlendirerek rahatlama sağlar ancak sorunu ortadan kaldırmaya yetmez. Kronik olguların düzelmesi daha zordur. Derin doku masajı, ultrason ve kortikosteroid iyontoforezi bazı hastalarda fayda sağlamaktadır.

Non operatif girişimlerin yetersiz kalması durumunda nekrotik tendon fibrillerinin eksizyonu ve patella yapışma noktasının kazınması başarılı bulunmuştur. Tendonun kemiğe yapışma bölgesine hipertonik dekstroz enjeksiyonu (proloterapi) yapılabilecek en iyi tedavi yöntemlerinden biridir.

Sağlıklı günler dileriz...

Diğer Faaliyet Alanlarımız

Yaşlı Bakımevi , Rehabilitasyon Merkezi ve Fizik Tedavi , Kuru İğne Tedavisi

Kadıköy Ağrı Merkezi

Ağrı, hayatı maalesef olumsuz yönde etkileyen en önemli faktördür. Sizler de ameliyatsız ve ilaçsız ağrılarınızdan kurtulmak için bizlere ulaşınız. 
Başlayalım!
Hemen Ara
Yol Tarifi
Randevu Al
check-square-ophone-squaremap-signs linkedin facebook pinterest youtube rss twitter instagram facebook-blank rss-blank linkedin-blank pinterest youtube twitter instagram